ÜSTLERİNE, AYNI RÜTBEDEKİ MESLEKTAŞLARI İLE DİĞER MESAİ ARKADAŞLARINA FİİLİ TECAVÜZDE BULUNMAK
“Üstlerine, aynı rütbedeki meslektaşları ile diğer mesai arkadaşlarına fiili tecavüzde bulunmak” disiplinsizlik fiili, 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanunda düzenlenmiştir. Dolayısıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelini ilgilendirmektedir. Belirtilen disiplinsizlik fiili, Kanun’un ilk halinde, “Aynı rütbedeki meslektaşları ile diğer mesai arkadaşlarına fiili tecavüzde bulunmak” şeklinde iken, 2018 yılında yapılan değişiklik ile “üstlerine” ifadesi de eklenerek bugünkü halini almıştır. Meslekten çıkarma cezasını öngören bir disiplinsizlik fiilidir. Meslekten çıkarma cezası, personelin jandarma, emniyet ve sahil güvenlik teşkilatlarında bir daha çalıştırılmamak üzere mesleğini kaybetmesi sonucunu doğuran önemli bir yaptırımdır. Kişinin diğer kurumlarda devlet memurluğu yapmasına engel bir yaptırım değildir.
“Üstlerine, aynı rütbedeki meslektaşları ile diğer mesai arkadaşlarına fiili tecavüzde bulunmak” disiplinsizlik fiili nedeniyle ceza alan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, kesinleşen ceza kararın kendilerine tebliğinden itibaren 60 gün içinde idari yargıda dava açabilmektedir.
Disiplinsizlik fiilinin, işlendiği tarih veya amir tarafından öğrenildiği tarih bakımından zamanaşımı koşullarına riayet edilmemesi; disiplin amirleri ile disiplin kurullarının soruşturmaya ilişkin yetkilerini aşmaları; disiplin soruşturmacılarının usulüne uygun görevlendirilmemesi; disiplin amirlerinin ve disiplin kurullarının belirlenmesi ve çalışmasına dair esaslara uyulmaması; yetkisiz disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından ceza verilmesi; takdir hakkının kullanılmasında personel lehine olan hususların göz önünde bulundurulmaması; savunma hakkına ilişkin ilkelere riayet edilmemesi; itirazın usulüne uygun ve zamanında sonuçlandırılmaması gibi durumlarda “Üstlerine, aynı rütbedeki meslektaşları ile diğer mesai arkadaşlarına fiili tecavüzde bulunmak” fiili nedeniyle tesis edilen disiplin işleminin hukuka aykırılığı söz konusu olabilmektedir.
Madde metninde geçen “fiili tecavüz”, “eylemsel saldırı” anlamına gelmektedir. Saldırı, bir hakka karşı tehlike ve zarar meydana getirecek eylemler olarak tanımlanabilir. Saldırıda, karşı tarafa bir kötülük yapma amacı vardır. Bir disiplinsizliğin, fiili tecavüz sayılabilmesi için ortada bir hareket veya eylem bulunması gerekir. Hakaret, tehdit veya sataşma gibi sözlü eylemler, fiili tecavüz kapsamında değildir. Madde metninde “üstlerine, aynı rütbedeki meslektaşları ile diğer mesai arkadaşlarına” ifadesi kullanılarak, rütbe veya üstlük-astlık durumu söz konusu olsun ya da olmasın aynı iş yerinde çalışan tüm mesai arkadaşlarına karşı fiili tecavüzün engellenmesi amaçlanmıştır.
“Üstlerine, aynı rütbedeki meslektaşları ile diğer mesai arkadaşlarına fiili tecavüzde bulunmak” disiplinsizlik eylemine ilişkin mahkeme kararları incelendiğinde, meşru savunma, haksız tahrik ve ölçülülük ilkesinin ön plana çıktığı görülmektedir.
Her ne kadar madde metninde bahsedilmese de, meşru savunma hakkı, ceza hukukunda geçerli olduğu gibi idare hukukunda da geçerli bir haktır. Savunmanın meşru sayılabilmesi için bazı koşulların varlığı gereklidir. Bu koşullar; bir saldırının bulunması, saldırının haksız olması, saldırının bir hakka yönelik olması, saldırının başlamış olması ve bitmemiş olması dolayısıyla halen mevcut olması, savunmada zorunluluk bulunması, savunmanın ölçülü olması, savunmanın saldırana karşı yapılmasıdır. Maddeler halinde sayılan bu koşullar, kendi içinde detay barındıran koşullar olup her birinin ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir.
Haksız tahrik, meşru savunma hakkına benzer şekilde, ceza hukukunda geçerli olduğu gibi idare hukukunda da geçerlidir. Kamu görevlisinin, fiili tecavüz eylemini haksız tahrik altında işlemesi durumunda, idare tarafından haksız tahrik göz önünde bulundurulmadan yaptırım uygulanması, hukuka aykırılık teşkil edebilecektir. Örneğin, kolluk personelinin, karşı tarafın hakaret veya tehditleri sonucu fiili tecavüzde bulunması eylemine ilişkin idare tarafından ceza kararı verilirken haksız tahrikin göz önünde bulundurulması gerekir. Haksız tahrikin varlığından söz edebilmek için bazı koşulların mevcudiyetine ihtiyaç vardır. Bu koşullar; fiilin tahrik edici olması, fiilin haksız olması, kişinin bu fiil nedeniyle öfke veya şiddetli üzüntü duymuş olması, tahrik altında işlenen fiilin, tahrik eden kişiye yönelik yapılması, tahrik sonucu işlenen fiil ile tahrik edici fiil arasında neden-sonuç ilişkisi olmasıdır. Maddeler halinde sayılan bu koşullar, kendi içinde detay barındıran koşullar olup her birinin ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir.
Disipline konu eylemler ile yaptırımları arasında adil bir dengenin kurulması hukukun genel ilkelerindendir. Eylem ile yaptırım arasında olması gereken adil denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da isimlendirilmektedir. Ölçülülük ilkesi; idari yaptırımların, amaçlanan sonuca ulaştıracak nitelikte olması ve gerekenden daha sert olmaması gerektiğini vurgulayan bir hukuk devleti ilkesidir. İdare, yasaklanmış fiillerden birini gerçekleştiren kamu görevlisine karşı kanunda belirtilen bir yaptırımı tesis ederken, hukukun genel ilkelerini dikkate alarak ölçülü davranması, takdir yetkisinin de sınırları arasında yer almaktadır. Nitekim 7068 Sayılı Kanun’un “Takdir Hakkının Kullanımı” başlıklı 6’ncı maddesinde, “Bu Kanun ile disiplin cezası vermeye yetkilendirilen disiplin amirleri veya kurulları, disiplin cezası uygulanması ile ilgili takdir haklarını ölçülü… bir şekilde kullanırlar.” ifadesi yer almaktadır. Kamu görevlisine isnat edilen fiili tecavüz eyleminin, belli bir dereceye kadar ağır ve vahim bir nitelik arz etmemesi durumunda, bir yaptırım uygulanması, ölçülülük ilkesine ters düşecektir. Örneğin, itme gibi basit bir eylemin, “Üstlerine, aynı rütbedeki meslektaşları ile diğer mesai arkadaşlarına fiili tecavüzde bulunmak” disiplinsizliği olarak değerlendirilerek meslekten çıkarılma cezası verilmesi, ölçülülük ilkesi ile bağdaşmayarak, hukuka aykırılık teşkil edebilecektir.
Avukata Sor!