Sicile Yazılan Menfi Olumsuz Kanaatler

Emsal Karar  1

ÖZETİ: Subay sicil belgesinin 43 ncü maddesinin  b bendine yapılan işaretleme, Subay Sicil Yönetmeliği hükümleri uyarınca menfi nitelik sonucunu doğurmamakla birlikte, içerik olarak menfi görüldüğünden ve bazı özel görev ve atamalara doğrudan etkili bulunduğundan, bu işaretlemenin hukuka uygunluk denetiminin ayrıca yapılmasında zaruret bulunmaktadır. 
   
Davacı 20.06.2004 tarihinde AYİM kayıtlarına  geçen dava dilekçesinde özetle; meslek hayatı boyunca başarılı çalışmalarından dolayı takdir edildiğini, 2000 yılında erken terfi ettiğini, Ds.Kt.K.Tnk.Bnb.T.G. tarafından kendisine herhangi bir ceza, ikaz ya da savunma verilmemesine rağmen önyargı ile yaklaşıldığını belirterek sübjektif değerlendirmeler neticesi takdir edildiğini değerlendirdiği  2003 yılı 1 ve 2 nci sicil üstü sicil notu ve menfi kanaatlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava  etmiştir.  
Dava dosyası ile davacının getirtilen özlük ve sicil dosyalarının incelenmesinden; 1995 yılından itibaren sicil almaya başlayan davacının çok başarılı bir sicil safahatının olduğu, dava konusu 2003 yılı sicil döneminde 20.02.2003 tarihinde ayrılış sicili düzenleyen 1nci sicil üstünce çok iyi seviyesinin orta düzeylerinde sicil notu ile takdir edildiği, sicil belgesinde 41 nci maddeye yapılan işaretlemenin menfi kanaat sonucunu doğurduğu, ayrıca 43ncü maddenin b şıkkına işaretleme yapıldığı, 02.05.2003 tarihi itibari ile sicil düzenleyen 1nci sicil üstünün henüz kanaat edinemediği, 2nci sicil üstünce ise çok iyi seviyesinin orta düzeylerinde sicil notu ile takdir edildiği, sicil belgesinde 41 nci maddeye yapılan işaretlemenin menfi kanaat sonucunu doğurduğu, ayrıca 43ncü maddenin b şıkkına işaretleme yapıldığı, dönem içerisinde 2 adet olmak üzere meslek hayatı boyunca 1 şerit rozet ve 18 takdir ile taltif edildiği, ceza ve ikaza muhatap olmadığı görülmektedir.  
Subay Sicil Yönetmeliğinin “Sicil üstlerinin görev ve sorumluluğu” başlıklı 5 nci maddesinde, “Sicil üstleri emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken; üstlük  ve   komutanlığın en önemli olan özel  yetkilerinden birini kullanırlar. Sicil üstleri bu görevin önemini gözönünde tutarak, sicil belgelerindeki niteliklere tam bir tarafsızlık, adalet ve vicdani kanaatle değerlendirmekten sorumludurlar. Aksi durum ehliyetli olmayanların, layık olmadıkları rütbe ve makamlara yükselmelerini, dolayısı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetenekten yoksun kişilerin elinde görevini yapamaz duruma düşmesi sonucunu doğurur. Hissi ve aşırı merhamet duygusuyla verilecek sicillerin, hak eden bir başka personelin hakkını ihlal edeceği, daima gözönünde bulundurulur...Düzenledikleri sicillerdeki isabet derecesine göre sicil üstleri hakkında hüküm verilir.” denmektedir.  
Bilindiği gibi, sicil işlemleri, idarenin diğer işlemlerine göre takdir yetkisinin yoğun olarak kullanıldığı bir işlem grubu olması nedeniyle farklılık arzetmekte olup, bunların denetimi, takdir yetkisinin eşit, adil, objektif  ve  hizmet   gereklerine   uygun   olarak   kullanılıp kullanılmadığı, bu yetkinin kullanımında hukuka aykırı bir durumun bulunup bulunmadığı yönünden yapılmak durumundadır. Sicil üstünün astı hakkında sicil tanzim etmesi işleminin, tamamen üstün hareket alanı içinde kaldığını varsaymak mümkün değildir. Zira, Anayasa’nın 125/4 ncü madde ve fıkrasında, “takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği” belirtilmiş, takdir hakkının denetlenmesi konusunda bir kısıtlama getirilmemiştir. Buna göre yargı yerince denetlenemeyecek olan husus hukuka uygun 
kullanıldığı tespit edilen takdir hakkı olmakla bu yetkinin kullanılma sürecindeki hukuka aykırılık halleri saptanmak suretiyle denetlenebilecektir.  
Sicil işlemlerindeki hukuka aykırılığın kendisini gösterdiği durum ise; uzun yıllar boyunca belirgin bir çoğunlukta çok  yüksek   sicil notları ve olumlu kanaatler ile takdir edilen personelin, genel gidişata ve uygulamaya istisna teşkil edecek biçimde ve göze çarpacak nitelikte, ayrıca birdenbire düşüşü açıklayan makul nedenler öne sürülmeksizin düşük sicil notları ile takdir edilmesi ve hakkında olumsuz kanaatler belirtilmiş olmasıdır  
Yukarıda getirilen ölçütler ile dava konusu 2003 yılı sicil işlemleri değerlendirildiğinde; 1 ve 2nci sicil üstü sicil notlarının, davacının çok başarılı sicil safahatı ile uyum içinde olduğu,bariz bir sapma göstermediği, objektif bir değerlendirmeye dayalı, hukuka uygun sicil notları olduğu, takdir yetkisinin de eşit, adil ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanıldığı görülmektedir. Ancak, davacı hakkında 09.01.2003 tarihli rapor ile 2 ay spordan muaf kararı verilmiş ise de safahatında fiziki yetersizliğine yönelik herhangi bir kanaatin mevcut olmaması ile 27.05.2003 tarihli takdir içeriğinden bahar turnuvasında basketbol kupasını kazandırdığı anlaşıldığından her iki  sicil üstü tarafından sicil belgesindeki 41 nci maddeye  yapılan ve menfi nitelik sonucunu doğuran işaretlemenin, subjektif bir değerlendirmeye dayalı olduğu sonucuna varılmıştır.  
Diğer yandan aynı sicil üstlerince sicil belgesinin özel ve ayırt edici hususlar bölümünde, 43ncü maddenin b bendine işaretleme yapıldığı, Subay Sicil Yönetmeliğinin ek 1nci maddesine göre belirtilen işaretleme menfi kanaat sonucunu doğurmamakla birlikte karşılığının ise “bir üst göreve hazırlık durumunun eğitimini gerektirdiği” şeklinde bulunduğu görülmektedir.  
Subay Sicil Yönetmeliğinin  23ncü maddesi “Sicil belgelerinde yer verilen nitelikler, aşağıdaki belirtilmiştir:  
a. Temel nitelikler bölümü :  
Bu bölüm, her subayda mutlaka olması gerektiği değerlendirilen nitelikleri ihtiva etmekte olup, nota tahvil edilmez. Bu niteliklerde zafiyet görülmesi hâlinde, yapılacak inceleme ve takibi müteakip personelin, Türk Silâhlı Kuvvetlerinden disiplinsizlik veya ahlâkî durum nedeniyle ayrılması sağlanır.  
b. Genel ve görev icra nitelikleri bölümü :  
Bu bölümde, her subayda değişik derecelerde bulunan genel nitelikler ile subayın bulunduğu görev yerindeki performansını değerlendirecek görev icra nitelikleri yer almaktadır. Bu nitelikler, nota tahvil edilmek suretiyle subayın kendi emsalleri içinde ayırt edilmesine imkân sağlanır.  
c. Özel ve ayırt edici hususlar bölümü :  
Bu bölümde, her subayda bulunan değişik özellikler değerlendirilir ve subayın müteakip safahatında ve görevlendirmelerinde diğer niteliklerle birlikte dikkate alınır. Bu bölümdeki nitelikler; Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığınca tespit edilecek esaslar doğrultusunda seçim veya atamalara yönelik olarak 
değerlendirilir; ancak sicil notunun, nota tahvil edilmesinde dikkate alınmaz” hükmüne amir bulunmaktadır.  
Görüldüğü üzere sicil belgesinin özel ve ayırt edici hususlar bölümündeki niteliklere yapılacak işaretlemeler, personelin bazı özel görevlere seçim ve atamasında doğrudan etkili bulunmaktadır.Bu nedenle menfi kanaat sonucunu doğurmasa da az önce belirtilen önemli özelliği nedeniyle içerik olarak menfi olduğunda kuşku bulunmayan 43ncü maddenin “b” bendine yapılan işaretlemenin de hukuka uygunluk denetiminin ayrıca yapılmasında zaruret bulunmaktadır. Bu çerçevede yapılan incelemede bu şekilde yapılan işaretlemenin haklılığını ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığı aksine davacının görev ve disiplin performansının çok iyi seviyede bulunduğu bu sebeplerle söz konusu işaretlemenin subjektif bir değerlendirmeye dayandığı ve hukuka aykırı bulunduğu sonucuna varılmıştır.  
Açıklanan nedenlerle,  
1-) 2003 yılı  1 ve 2nci sicil üstü sicil notlarının  iptali isteminin REDDİNE   
2-) 2003 yılında 1ve 2nci sicil üstlerince sicil belgesinin 41 nci maddesine yapılan işaretlemenin İPTALİNE,  
3-) 2003 yılında 1 ve 2 nci sicil üstlerince sicil belgesinin 43 ncü maddenin ”b“ bendine  yapılan işaretlemenin İPTALİNE  
   
KARŞI OY GEREKÇESİ  
   
 2003 yılında her iki sicil üstünce davacıya ait sicil belgesinin 43 ncü maddesinin “b” bendine yapılan işaretleme, Subay Sicil Yönetmeliğinin Ek-1 maddesine göre menfi kanaat sonucunu doğurmamaktadır. Hal böyle iken, özellik arzeden görevler ile atamalarda, bu işaretlemelerin dikkate alınmayacağı ortadadır. Esasen idare tarafından hazırlanan dokümanlarda, sicil notları ile menfi veya ilave olarak yazılan müspet kanaatler yer almaktadır. Bu nedenle 43 ncü maddenin b şıkkına yapılan işaretlemenin davacı hakkında yapılacak herhangi bir görevlendirme ve atama işleminde dikkate alınabilecek mahiyette bulunmadığından ve hukuk aleminde de bu yönde sonuç doğurmadığından iptaline gerek olmadığı düşüncesinde olduğumuzdan aksi yöndeki çoğunluk kararına katılamadık. 11.01.2005  
   
 ÜYE                                                                               ÜYE  

       
(AYİM 1.D., 11.01.2005; E.2004/727, K.2005/36) 

 

Emsal Karar 2

ÖZETİ: Dava konusu yılın sicil belgesindeki 12,20 ve 22 nci maddelerinin alt kıstaslarına yapılan ve menfi kanaat sonucunu doğuran işaretlemelerin, Subay Sicil Yönetmeliği esasları ile nesnel ölçütlere uygun olmaması nedeniyle iptal edilmesi gerekir. 
   
Davacı, 02.07.2004 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle, 2000,2001 ve 2002 yılları sicil dönemlerinde sicil üstlerince subjektif ölçütlerle sicil değerlendirmesi yapıldığını belirterek 2000, 2001 ve 2002 yılları sicil dönemlerinde birinci ve ikinci sicil üstlerince verilen sicil notu ve olumsuz kanaatlerin iptalini talep ve dava etmiştir.  
Dava dosyası ile özlük ve sicil dosyalarında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, 1986 yılından itibaren sicil almaya başlayan davacının başarılı bir sicil safahatının mevcut olduğu, dava konusu 2000 ve 2002  yıllarında mükemmel ve mükemmele yakın çok iyi seviyesinde sicil notları ile takdir edildiği,sicil üstlerince menfi kanaat sonucunu doğuracak şekilde nitelik işaretlemesi yapılmadığı; 2001 yılında ise 1nci sicil üstünce çok iyi seviyesinin alt düzeylerinde sicil notu ile takdir edildiği,12,20 ve 22nci maddelere yapılan işaretlemelerin menfi kanaat sonucunu doğurduğu, 2nci sicil üstünün 1nci sicil üstünün değerlendirmesine katıldığı, dava konusu 2000 yılında 1 şerit rozet olmak üzere meslek hayatı boyunca toplam 2 şerit rozet ve 16 takdir ile taltif edildiği, ceza ve ikaza muhatap olmadığı görülmektedir.  
Subay Sicil Yönetmeliğinin “Sicil üstlerinin görev ve sorumluluğu” başlıklı 5nci maddesinde, “Sicil üstleri emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken; üstlük ve komutanlığın en önemli olan özel yetkilerinden birini kullanırlar. Sicil üstleri bu görevin önemini göz önünde tutarak, emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken sicil belgelerindeki niteliklere tam bir tarafsızlık, adalet ve vicdani kanaatle not takdir etmelidirler. Aksi hal ehliyetli olmayanların, layık olmadıkları rütbe ve makamlara yükselmelerini, dolayısı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetenekten yoksun kişilerin elinde görevini yapamaz duruma düşmesi sonucunu doğurur...Sicil üstleri düzenledikleri sicillerdeki isabet derecesine göre kendileri hakkında da hüküm verileceğini gözden uzak tutmamalıdırlar.” denilmektedir.  
Bilindiği gibi, sicil işlemleri, idarenin diğer işlemlerine göre takdir yetkisinin yoğun olarak kullanıldığı bir işlem grubu olması nedeniyle farklılık arz etmekte olup, bunların denetimi, takdir yetkisinin eşit, adil, objektif ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı, bu yetkinin kullanımında hukuka aykırı bir durumun bulunup bulunmadığı yönünden yapılmak durumundadır. Sicil üstünün astı hakkında sicil tanzim etmesi işleminin, tamamen üstün hareket alanı içinde kaldığını varsaymak mümkün değildir. Zira, Anayasa’nın 125/4ncü madde ve  fıkrasında, “takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği” belirtilmiş, takdir hakkının denetlenmesi konusunda bir kısıtlama getirilmemiştir. Buna göre yargı yerince denetlenemeyecek olan husus hukuka uygun kullanıldığı tespit edilen takdir hakkı olmakla bu yetkinin kullanılma sürecindeki hukuka aykırılık halleri saptanmak suretiyle denetlenebilecektir.  
Sicil işlemlerindeki hukuka aykırılığın kendisini gösterdiği durum ise; uzun yıllar boyunca belirgin bir çoğunlukta çok yüksek sicil notları ve olumlu kanaatler ile takdir edilen 
personelin, genel safahata ve uygulamaya istisna teşkil edecek biçimde ve göze çarpacak nitelikte, ayrıca birdenbire düşüşü açıklayan makul nedenler öne sürülmeksizin düşük sicil notları ile takdir edilmesi ve hakkında olumsuz kanaatler belirtilmiş olmasıdır.  
Yukarıda getirilen ölçütlerle dava konusu sicil işlemleri değerlendirildiğinde, davacıya 2000, 2001 ve 2002 yıllarında sıralı sicil üstlerince takdir olunan sicil notlarının sicil safahatı ile uyumlu olduğu, ani bir sapma göstermediği, sicil notlarının Subay Sicil Yönetmeliği esaslarına ve nesnel ölçütlere uygun olduğu anlaşılmıştır. Ancak, 2001 yılında her iki sicil üstünce 12, 20 ve 22nci maddelere yapılan işaretlemeleri, açıklayacak, haklı kılacak nitelikte savunma, ikaz veya tutanak gibi bir belge bulunmadığı, bu nedenlerle yapılan olumsuz işaretlemenlerin Subay Sicil Yönetmeliği esaslarına ve nesnel ölçütlere uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.  
Açıklanan nedenlerle,   
2001 yılında 1nci ve 2nci sicil üstlerince düzenlenen sicilde 12, 20 ve 22 nci maddelere yapılan işaretlemelerin İPTALİNE,  
   
KARŞI OY GEREKÇESİ  
   
 Yerleşik AYİM içtihatlarına göre takdir hakkının yoğun olarak kullanıldığı bir işlem türü olan sicildeki hukuka aykırılığın tespiti için kullanılan ölçüt, uzun yıllar boyunca çok yüksek sicil notları ve olumlu kanaatler ile takdir edilen personelin, hizmet safahatına ve uygulamaya istisna teşkil edecek şekilde göze çarpacak nitelikte, ayrıca birden bire düşüşü izah eden makul ve kabul edilebilir nedenler öne sürülmeksizin çok düşük sicil notları ile takdir edilmesi ve hakkında olumsuz kanaatler kullanılması halidir.  
 Davacı hakkında, 2001 yılında 1 ve 2nci sicil üstlerince düzenlenen sicilde; safahatına uyumlu, çok iyi seviyede sicil notları takdir edildiği, sicil belgesinin “Genel ve Görev İcra Nitelikleri” başlıklı 8nci bölümün 12, 20 ve 22’nci maddesine sicil üstleri tarafından belge eklenmesini zorunlu kılan şıkkın işaretlenmemiş olduğu, bu nedenle belge eklenmesinin zorunlu olmadığı, 1 ve 2nci sicil üstlerince safahatına uyumlu çok iyi düzeyde sicil notları takdir edildiği dikkate alındığında, sicil üstlerinin tarafsız hareket ettikleri, sübjektif davrandıklarına dair somut bir delil veya emare bulunmadığı, bu nedenlerle davacı hakkında 2001 yılında 1 ve 2nci sicil üstlerince düzenlenen sicilde, belirtilen maddelere  yapılan nitelik değerlendirmesinin Subay Sicil Yönetmeliğinde belirtilen esaslara ve nesnel ölçütlere uygun olduğu, bu nedenle istemin bu kısmının da  reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, aksi yönde tecelli eden çoğunluk görüşüne katılmadım. 26.01.2005  
   
      
    ÜYE  

   
(AYİM 1.D., 26.01.2005; E.2005/98, K.2005/74) 

 

Emsal Karar 3

ÖZETİ: Yapılan fiziki yetenek ve değerlendirme testi sonucunda yeterlilik koşullarını sağladığı görülen davacı hakkında, aynı sicil döneminde sicil belgesinin 41 inci maddesinin alt kıstasına  
yapılan işaretleme sonucu ortaya çıkan menfi kanaatte hukuka uyarlılık bulunmamaktadır. 
   
Davacı, 18 Mayıs 2004 tarihinde Bursa İdare Mahkemesi, 27 Mayıs 2004 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dilekçesinde özetle; 1994 yılında atandığı görevinde başarılı olduğunu, takdir alıp hiçbir uyarı yada ceza almamasına rağmen 1995 yılında düşük sicil verildiğini, 2001 yılında atandığı görevinde de 1 nci sicil üstü tarafından takdir verildiğini ancak Kasım 2001 tarihinden itibaren 1 nci sicil üstü hakkında verdiği dilekçeler nedeniyle bu kişinin husumet beslediğini ve şahsi husumet nedeniyle sübjektif sicil tanzim ettiğini değerlendirdiğini belirterek 1995, 2002 ve 2003 yılları 1, 2 ve 3 ncü sicil üstü sicil notları  ve kanaatlerinin iptalini talep ve dava etmiştir.  
Dava dosyası, özlük dosyaları ile sicil belge ve defterlerinin incelenmesi neticesinde; 1988 yılında teğmen nasbedilen davacının 1989 yılından itibaren sicil almaya  başladığı, genel olarak yıllara göre değişken  (yeterli, iyi, ve çok iyi sevilerinde) olan bir sicil safahatı sergilediği, dava konusu 1995  sicil döneminde; 1, 2 ve 3 ncü  sicil üstlerince, “yeterli” ve “iyi”  seviyesinde not takdir edildiği ve 2 nci sicil üstünce olumsuz kanat belirtildiği, bu döneme ilişkin olarak 2 nci sicil üstünce iki kez yazılı takdir ile taltif edildiği, uyarı veya cezasının bulunmadığı, 2002 sicil döneminde; 1 ve 2 nci sicil üstlerince, yalnızca nitelik işaretlenmek suretiyle değerlendirme yapıldığı, ilave kanaat belirtilmediği, 3 ncü sicil üstü tarafından herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, 1 ve 2 nci sicil üstlerince yapılan işaretlemelerin nota tahvil edilmesi sonucunda ortaya çıkan sicil puanlarının “iyi” seviyesinde olduğu, niteliklere ilişkin alt kıstaslara menfi kanaat kabul edilen ikişer işaretleme yapıldığı, bu döneme ilişkin olarak 1 nci sicil üstünce bir kez yazılı takdir ile taltif edildiği, uyarı yada cezasının bulunmadığı,  2003 sicil döneminde; 1 ve 2 nci sicil üstlerince, keza yalnızca nitelik işaretlenmek suretiyle değerlendirme yapıldığı, ilave kanaat belirtilmediği, 3 ncü sicil üstü tarafından herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, 1 ve 2 nci sicil üstlerince yapılan işaretlemelerin nota tahvil edilmesi sonucunda ortaya çıkan sicil puanlarının “iyi” seviyesinde olduğu, keza niteliklere ilişkin alt kıstaslara menfi kanaat kabul edilen ikişer işaretleme yapıldığı, bu döneme ilişkin olarak takdirinin ve uyarı ya da cezasının bulunmadığı,  1999 yılında sağlık nedeniyle sınıf değiştirdiği görülmektedir. 
 1990 ve 1995 yılı sicil işlemlerinin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 1972 tarihli Mülga Subay Sicil Yönetmeliğinin “Sicil üstlerinin görev ve sorumluluğu” başlıklı 4 ncü maddesinde; “Sicil üstleri emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken; üstlük ve komutanlığın en önemli olan özel yetkilerinden birini kullanırlar. Sicil üstleri; bu görevin önemini göz önünde tutarak,  emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken sicil belgelerindeki niteliklere tam bir tarafsızlık, adalet ve vicdani kanaatle not takdir etmelidirler. Aksi hal ehliyetli olmayanların, layık olmadıkları rütbe ve makamlara yükselmelerini, dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetenekten yoksun kişilerin elinde görevini yapamaz duruma düşmesi sonucunu doğurur… denilmektedir. Keza 1999 ve 2000 yılı sicil işlemlerinin tesis edildiği 
tarihte ve halen  yürürlükte bulunan 1998 tarihli Subay Sicil Yönetmeliğinin  “Sicil üstlerinin görev ve sorumluluğu” başlıklı 5 ncü maddesi de  benzer  hükmü içermektedir.  
Bilindiği üzere, özünde değerlendirme unsurunu barındırdığı ve bir değerlendirme sürecinin sonunda ortaya çıktığı için, sicil işlemleri, idarenin diğer işlemlerine nazaran takdir yetkisini yoğun olarak kullandığı işlem grubu içerisinde yer alır. Bu  bağlamda sicil işlemlerinin denetimi, takdir yetkisinin eşit, adil, objektif ve hizmet  gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı, bu yetkinin kullanımında  hukuka aykırı bir durumun bulunup bulunmadığı yönünden yapılmak  durumundadır.  Sicil  üstünün, ast’ı hakkında sicil düzenlemesi  işleminin,  tamamen üst’ün hareket alanı içinde kaldığını varsaymak da mümkün değildir. Zira Anayasanın 125 nci maddesinin 4 ncü fıkrasında  “takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği” belirtilmiş, takdir yetkisinin denetlenmesi konusunda bir kısıtlama getirilmemiştir. Buna göre; yargı yerince  denetlenemeyecek  olan, hukuka uygun kullanıldığı tespit edilen takdir yetkisi olup, bu yetkinin kullanılma sürecindeki hukuka aykırılık halleri ise  denetlenebilecektir.   
Sicil işlemlerinde, takdir yetkisinin kullanılma sürecindeki hukuka aykırılık  ise;  uzun yıllar, belirgin bir çoğunlukla çok yüksek sicil  notları ve olumlu kanaatler ile takdir edilmiş personele, genel safahatına ve uygulamaya istisna teşkil edecek  ve göze çarpacak nitelikte (birden bire düşüşü izah  eden makul ve kabul edilebilir nedenler öne sürülmeksizin) çok düşük sicil notları takdir edilmesi ve hakkında olumsuz kanaatler belirtilmesi  durumunda ortaya çıkmaktadır.  
Yukarıda belirtilen ölçütler doğrultusunda dava konusu olan sicil işlemleri değerlendirildiğinde;  
1995 sicil dönemine ilişkin olarak; davacı hakkında 2 ve 3 üncü sicil üstlerince takdir edilen “iyi” seviyesindeki sicil notlarının davacının safahatındaki bir çok notla benzer olduğu, ani ve açık bir düşüş göstermediği, dolayısıyla 2 ve 3 ncü sicil üstlerinin not takdirinde, takdir yetkilerini hukuka aykırı olarak kullandıklarının söylenemeyeceği değerlendirilmiştir.  Ancak anılan dönemde 2 inci sicil üstünce tesis edilen olumsuz kanaati haklı gösteren bir neden (belge) bulunmadığı gibi, söz konusu olumsuz kanaat, yine bu üst tarafından davacıya verilen yazılı takdir belgesinin içeriğiyle  ve sicil notuyla çelişmektedir.  Dolayısıyla 2 nci sicil üstünün davacı hakkında tesis ettiği olumsuz kanaatin sübjektif nitellik taşıdığı düşünülmüştür. Keza 1 nci sicil üstünce takdir edilen “yeterli” seviyesindeki notun, davacının safahatı ile uyumlu olmadığı,  önceki yıllara göre ani ve açık bir düşüş gösterdiği gibi aynı yıldaki 2 ve 3 ncü sicil üstü sicil notları ile de bariz şekilde uyumsuz olduğu ve bu düşüşü ve uyumsuzluğu haklı gösteren bir belgenin de bulunmadığı gözetilerek 1 nci sicil üstünün not takdirinde takdir yetkisini hukuka aykırı kullandığı sonucuna gidilmiştir.  
2002 ve 2003  sicil dönemlerine ilişkin olarak;  
a) Sicil notları yönünden; anılan dönemde, 1 ve 2 nci sicil üstleri tarafından yapılan “iyi” seviyesindeki değerlendirmenin (işaretlemelerin ve bunların nota tahvil edilmesi sonucu ortaya çıkan sicil puanlarının) davacının genel sicil alma eğilimine uygun olduğu, diğer bir deyişle safahatında daha düşük notların bulunduğu ve  ani ve açık bir düşüşün söz konusu olmadığı hususları bir arada değerlendirilerek idarenin takdir yetkisini hukuka aykırı kullandığından söz etmek mümkün görülmemiştir.  
b) Menfi kabul edilen işaretlemeler yönünden; 1 ve 2 nci sicil üstleri tarafından niteliklere ilişkin alt kıstaslara  menfi kabul edilen ikişer işaretleme yapılmıştır. Sicil belgesinin 39 ncu maddesine yapılan işaretlemenin, davacının ruhsal yönden gördüğü tedavi süreci ve bu tedavinin devam etmekte olduğu gözetilerek, bir nedene ve belgeye dayandığı saptanmıştır. Keza aynı işaretlemenin başka sicil üstlerince de yapılmış olması olgusu, davacının, anılan dönemde 1 nci sicil üstü hakkında dilekçe vermesi nedeniyle bu üstün sübjektif ölçütlerle sicil düzenlediği iddiasını doğrulamamaktadır. Belirtilen nedenlerle 39 ncu maddeye yapılan menfi işaretlemede 1 ve 2 nci sicil üstlerinin takdir yetkisini hukuka uygun olarak kullandığı değerlendirilmiştir. Ne var ki 41 nci maddeye yapılan menfi işaretleme için aynısını söylemek mümkün görülmemiştir. Şöyle ki; Subay Sicil Yönetmeliğinin 24/1-c maddesi uyarınca sicil alan personelin fiziki kabiliyeti, T.S.K Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde ve T.S.K Beden Eğitimi ve Spor Yönergesinde belirtilen esaslar dikkate alınarak belirlenmektedir. T.S.K Beden Eğitimi ve Spor Yönergesinin “Değerlendirme”  başlığı altındaki 7/a maddesinde teste tabi tutulacak personelin, değerlendirileceği branşlardan başarılı kabul edilmesi için gerekli olan standartlar belirtilmiştir. Dolayısı ile bedensel yeterlilik somut ölçütlere göre saptanmaktadır. Davacının kıt’a özlük dosyasında bulunan iki ayrı Fiziki Yetenek ve Değerlendirme Test sonucundan davacının bu yeterlilik koşullarını sağladığı açıkça anlaşılmıştır. Dolayısı ile 41 nci maddeye yapılan menfi işaretlemenin bir nedene dayanmamış olması nedeniyle hukuka uyarlı olmadığı  sonucuna gidilmiştir.   
 Açıklanan nedenlerle;  
 1. 1995 yılı 1 nci sicil üstü sicil notu ile 2 nci sicil üstü tarafından belirtilen olumsuz kanaatin İPTALİNE,  
2. Yasal dayanaktan yoksun bulunan, 1995 yılı 2 ve 3 ncü sicil üstü sicil notlarının  iptali isteminin  REDDİNE,  
3. 2002 ve 2003 sicil döneminde 1 ve 2 nci  sicil üstelerince sicil belgesinin 41 nci maddesine yapılan işaretlemenin İPTALİNE,  
4. Yasal dayanaktan yoksun bulunan, 2002 ve 2003 yılları 1 ve 2 nci sicil üstü sicil notları ile sicil belgesinin 39 uncu maddesine yapılan işaretlemenin iptali isteminin  REDDİNE,  
   
(AYİM 1.D., 25.01.2005; E.2004/687, K.2005/68) 
 

Emsal Karar 4

ÖZETİ: Hiçbir belge ve bilgiye dayanmayan, üstelik üstün hizmet ödülüne de layık görüldüğü bir sicil döneminde, sicil üstünün nitelik işaretlemesi sonucunda ortaya çıkan menfi kanaatler hukuka uyarlı bulunmamaktadır. 
   
Davacı 10 Mayıs 2004 tarihinde AYİM kayıtlarına giren dava dilekçesinde özetle; 1986 yılında Deniz Harp Okulundan Birincilikle, 1995 yılında Deniz Harp Akademisinden ikincilikle mezun olduğunu, mezuniyetini müteakip atandığı tüm görevleri başarıyla icra ettiğini ve bu başarısının göstergesi olarak çok sayıda ödül ve takdir aldığını; dava konusu yaptığı sicil dönemlerinde TCG ORUÇREİS’te Svş.Hrk.Sb.lığı görevini ifa ettiğini, ancak ailevi problemleri nedeniyle geçici görevlendirme talebinde bulunduğunu ve talebinin sicil amirlerince görevden kaçış olarak değerlendirdiklerini belirterek bu nedenle subjektif takdir edildiğini düşündüğü 2000 ve 2001 yılı sicil notları ile kanaatlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.  
 Davalı idare savunmasında özetle; dava konusu sicillerinin şekil, yetki ve usul yönlerinden hukuka uygun olduğunu, sicil üstlerinin söz konusu sicilleri düzenlenirken subjektif davrandığını ispatlayacak herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, davacının somut bir neden ve kanıt göstermemesi ve iptali istenilen sicillerin davacının sicil safahatı ile tam bir uyum içinde olması nedenleriyle davanın reddini istemiştir.  
 Dava özlük ve sicil dosyalarında bulunan belgelerin incelenmesinden; dava konusu 2000 yılı sicil döneminde davacının 30.08.1999-14.01.2000 tarihleri arasında TCG ORUÇREİS Svs.Hrk.Sb.ı Olarak görev yaptığı, bu görevinden ayrıldığında davacı hakkında 14.01.2000 tarihinde 1 nci ve 2 nci sicil üstlerince ayrılış sicili düzenlendiği, söz konusu sicil üstlerinin işaretledikleri niteliklerin nota tahvil edilmesi sonucu oluşan sicil notlarının mükemmel seviyede olduğu ve sicil üstlerinin nitelik işaretlemesi dışında ayrıca kanaat belirtmedikleri, davacının 14.01.2000 tarihinden itibaren TCG KEMALREİS Svş.Hrk.Sb.ı görevini yürüttüğü ve davacı hakkında Gemi II nci Komutanı tarafından 1 nci sicil üstü yıllık sicili düzenlendiği, anılan sicil üstünün işaretledikleri niteliklerin nota tahvil edilmesi sonucu oluşan sicil notunun mükemmel seviyede olduğu ve nitelik işaretlemesi dışında ayrıca kanaat belirtilmediği, aynı dönemde 2 nci sicil üstü sicil notunun çok iyi seviyede olduğu, sicil üstünün sicil belgesinin 27 nci maddesinde olumsuz kanaat kabul edilen kıstası işaretlediği ve nitelik işaretlemesi dışında ayrıca olumlu ve olumsuz kanaat belirttiği, dava konusu 2001 yılı sicil döneminde 1 nci ve 2 nci sicil üstlerinin işaretledikleri niteliklerin nota tahvil edilmesi sonucu oluşan sicil notunun çok iyi seviyede olduğu, 1 nci sicil üstünün sicil belgesinin 22, 40 ve 43 nolu niteliklerinde olumsuz kanaat kabul edilen kıstasları işaretlediği ve nitelik işaretlemesi dışında ayrıca olumlu ve olumsuz kanaatler belirttiği, 2 nci sicil üstünün 33 nolu nitelikte olumsuz kabul edilen kıstası işaretlediği ve nitelik işaretlemesi dışında ayrıca olumsuz kanaat belirttiği, davacının dava konusu siciller dışında kalan sicillerinin çok iyi ve mükemmel seviyelerde olduğu, 1987 ve 1994 yılları sicillerinin AYİM Birinci Dairesinin 16.10.2001 gün ve E:20017664, K:2001/1109 sayılı kararı ile iptal edildiği, davacının dava konusu 2000 ve 2001 yılları sicil dönemlerinde birer üstün hizmet ödülü ile ödüllendirildiği,  mesleki safahatında bunlar dışında yedi takdir, Deniz Harp Okulunu  Birincilikle,  
Deniz Harp Akademisini ikincilikle ve Silahlı Kuvvetler Akademisini Birincilikle bitirmesi nedeniyle üç adet Yurt İçi Öğrenim Başarı Şerit Rozeti aldığı, 03.04.1994 tarihinde disiplin tecavüzü nedeniyle dört (4) gün oda hapsi cezasıyla cezalandırıldığı başka ikaz yada cezasının bulunmadığı anlaşılmıştır.  
 Subay Sicil Yönetmeliğinin hükümlerinde belirtildiği gibi sicil üstleri emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken, üstlük ve komutanlığın en önemli ve özel yetkilerinden birini kullandıklarının ayırdında olarak sicil belgesindeki nitelikleri tam bir tarafsızlık, adalet ve vicdani kanaatle değerlendirmekten sorumludurlar. Sicil üstelerinin kabul edilebilir nedenlere dayanmaksızın  astlarının  istikrarlı  olan  ve yüksek seviyede gerçekleşen sicil eğiliminden ani ve açık bir sapmaya yol açacak ve safahatıyla çelişecek bir şekilde not ve kanaat belirtmeleri durumunda takdir yetkisinin hukuka aykırı kullanıldığından söz edilebilir.  
 Diğer taraftan, sicil üstleri sicil düzenledikleri astları hakkında her sicil döneminde, önceki yıllara ait sicil notları ve kanaatleri ile bağlı olmaksızın, personelin görevinde gösterdiği çalışma düzeyini bağımsız surette takdir etmek ve değerlendirmek, objektif ve yansız surette sicil düzenlemek görev ve yetkisiyle donatılmıştır. Aksi görüşe itibar edilirse o zaman sicil üstünün sicil verdiği personelin o sicil dönemindeki çalışma seviyesini gerçeklere uygun surette değerlendirmesi olanağı kalmamış olur ki bu durum sicil müessesine ait kamu yararı ilkesine aykırı olur.  
 Komutanlığın en belli başlı görevlerinden biri olan “sicil düzenleme” yetki ve görevindeki “takdir yetkisi”nin yerinde ve doğru kullanılmadığına ilişkin davacı iddialarının yine davacı tarafından somut kanıtlarla ortaya konması gerekir. Zira sicil üstünün bu değerlendirmesinin yerinde olup olmadığını kanıtlayacak taraf davacı olup “ispat külfeti” davacıya aittir.  Yargı erkince sırf o sicilin önceki yıllar sicilleriyle “uyumlu” olmadığı gerekçesi kullanılarak iptaline olanak bulunmamaktadır. Esasen Subay/Astsubay Sicil Yönetmeliklerinde de verilen sicillerin önceki yıllara ait siciller ile “uyumlu” olacağına, önceki yıllarda, örneğin 90 küsur ya da yüz not sicil alanların sicillerinin daha aşağıya düşürülemeyeceğine, düşürülecekse sicil üstünün bunun ”belge”sini sicil belgesine ekleyeceğine ilişkin Yönetmelikte herhangi bir hüküm mevcut değildir. Yönetmelikte “belge” ekleme yükümlülüğü sadece bazı “olumsuz sicil notu” haliyle sınırlıdır.  
 Bununla beraber, sicili üstünün yazdığı olumsuz kanaatlerinin  dayanağının sicil üstünce somut surette belgelendirilmesi zorunluluğu vardır. Örneğin, “aşırı menfaatine düşkündür”, “verilen görevleri yapmaz” “alkoliktir”. “sosyal değildir” gibi kanaatlerin somut kanıtlarının sicil üstünce sicil belgesine eklenmesi hukukun gereğidir. Olumsuz kanaatlerin kanıtlanmasında ispat külfeti sicili düzenleyen sicil üstüne aittir. Bilindiği üzere, çoğu kez bir tek olumsuz kanaat bile o personelin tüm mesleki geleceğini ve yükselmesini olumsuz surette etkileyebilir. O nedenle sicil üstlerinin bu tür sicilleri yazarken son derece duyarlı olması ve objektiflikten ayrılmaması hukuken zorunludur.  
 Yukarıda yapılan tespitler doğrultusunda dava konusu 2000 yılı 2nci, 2001 yılı 1 sicil üstü sicil notları değerlendirildiğinde; söz konusu sicil notlarının davacının genel sicil alma eğilimine uygun olduğu ve ani düşüş göstermediği, söz konusu sicillerin objektif düzenlenmediği yönünde herhangi bir delilin mevcut olmadığı dikkate alındığında söz konusu sicil notlarında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmış, ancak 2001 yılı 2 nci sicil üstü tarafından verilen sicil notu çok iyi seviyede olmakla birlikte genel sicil safahatına göre ani düşüş gösterdiği ve aynı sicil amirince bilgi ve belgeyle kanıtlanamayan olumsuz birden 
fazla menfi kanaat işaretlemesi yapılması yanı sıra yine ilave olumsuz kanaat yazılmış olmasının bu sicilin subjektif değerlendirme sonucu tesis edilen hukuka aykırı bir işlem olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.  
 Davacı hakkında 2000 yılında 2 nci sicil üstü tarafından ilave olarak yazılan olumsuz kanaatler ile   2001 yılında 1 nci sicil üstü tarafından 22, 40 ve 43 ncü maddelerde, aynı yıl 2nci sicil üstü tarafından 5,8,27 ve 33 ncü maddede işaretlenen ve 02 Kasım 2003 gün ve 25277 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Subay Sicil Yönetmelinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1 nci maddesi ile Subay Sicil Yönetmeliğine eklenen Ek madde 1 gereğince olumsuz nitelik olarak kabul edilen kanaatler ile yine aynı sicil üstlerince kıstas işaretlemesi dışında ayrıca belirtilen olumsuz kanaatlerin herhangi bir bilgi ve belgeye dayanmadığı, davacıya bu dönemde verilmiş herhangi bir disiplin cezasının da bulunmadığı, keza özlük ve sicil dosyasında davacının her iki sicil döneminde üstün hizmet ödülüne layık görülmüş olması hususları nazara alınarak bu işlemlerin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. 
Yukarıda açıklanan  nedenlerle;  
 1-) 2000 yılı 1 ve 2 nci sicil üstü sicil notlarının iptali isteminin REDDİNE; 
 2-) 2000 yılında  2 nci sicil üstü tarafından işaretlemeler dışında yazılan ilave olumsuz kanaatin İPTALİNE;  
 3-) 2001 yılında  1nci sicil üstü tarafından verilen sicil notunun iptali isteminin REDDİNE;  
 4-) 2001 yılında;  
 a) 1 nci sicil üstü tarafından  hukuka aykırı olarak yapılan 40 ve 43 ncü maddelerdeki olumsuz işaretlemeler ile ilave olarak yazılan olumsuz kanaatlerin İPTALİNE;  
 b) 1 nci sicil üstü tarafından hukuka aykırı olarak yapılan 22 nci maddedeki olumsuz işaretlemelerin İPTALİNE;  
 5-)2001 yılında 2 nci sicil üstünce verilen sicil notu ve olumsuz kanaatlere ilişkin işlemin İPTALİNE, 
   
KARŞIOY GEREKÇESİ  
   
 Davacı hakkında, 2001 yılında 1 nci sicil üstünce düzenlenen sicilde; davacının safahatına uyumlu olarak çok iyi seviyede sicil notu takdir edildiği, ani ve açık bir düşüş göstermediği, düzenlenen sicil notunun takdir yetkisi içinde kalınarak düzenlendiği, söz konusu sicil işlemlerinde takdir yetkisinin objektif kullanıldığı, davacı için düzenlenen sicil belgesinin Genel ve Görev İcra Nitelikleri Bölümündeki; 22 nci madde karşılığına yapılan işaretlemenin ise; iddia edildiği gibi subjektif bir değerlendirme sonucu mesleki safahatı ile örtüşmeyecek tarzda ve bilgi, belge eklemeyi gerektirir bariz derecede olumsuz sayılabilecek 
herhangi bir işaretleme olmadığı, yapılan ve takdir olunacak sicil notuna etkisi olacak olan işaretlemede herhangi bir hukuka aykırılığa ve takdirin subjektif kullanıldığına ilişkin emareye rastlanmadığı, dolayısıyla davacı hakkında 2001 yılında 1 nci sicil üstünce düzenlenen sicilde, 22 nci  maddeye yapılan nitelik işaretlemesinin Subay Sicil Yönetmeliğinde belirtilen esaslara ve nesnel ölçütlere uygun olduğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle, aksi yönde tecelli eden çoğunluk görüşüne muhalif kaldık. 14.12.2004  
   
 ÜYE                                                              ÜYE  
                 
           
(AYİM 1.D. 14.12.2004; E. 2004/605, K.2004/1246) 


 

Sicil iptal davası dilekçe örneği

TSK sicil iptal davası 

Sicil iptal davası emsal karar

İdare mahkemesi sicil iptal davası dilekçe örneği

Sicil iptal davası nereye açılır?

Sicil notuna itiraz

Avukata Sor!


Diğer Başlıklar

Farazi tereke nedir? Unsurları nelerdir? Farazi tereke nasıl bulunur?

Serbestçe tasarruf edebileceği değerde esas alınan terekeye, saklı payların tespitinde esas

25-09-2019

Askeri Öğrenci Statüsüne Giriş Niteliklerini Kaybetme Nedeniyle Okuldan Çıkarılma

Emsal Karar 1Meslek Yüksek Okulu otomotiv bölümü mezunu olduğuna dair diplomasını

12-10-2019

Rücuya ilişkin istisnalar var mıdır?

Kamu görevlileri, erbaş ve erleringörevlerinin gerekliliklerinden doğan bir kaza meydana gelmişse

15-09-2019