Sağlık Fişi

Emsal Karar 1

ÖZETİ: 5365 Sayılı Kanunla getirilen değişikliğin askeri kimlik kartı ve bağlı oldukları sosyal güvenlik kurumlarının sağlık fişleriyle TSK’nin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmelerine ek olarak imkan sağladığı, bu yasa hükümlerinin belirtilen kişilerin askeri sağlık   hizmetlerinden yada kuruluşlarından  hiç  faydalanamayacak  ya da belirli  şart  ve  usullerle  faydalanabilecek  şeklinde  hakkı sınırlayıcı şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığı, buna bağlı olarak çalışan eşlerin TSK. Sağlık muayene fişlerinin geri alınması işleminin sebep ve amaç unsurları yönünden hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından işlemin iptali gerekir. 
  
Davacı, 30.01.2006 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; 5365 sayılı Kanunla 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanununda değişiklik yapılarak, muvazzaf ve emekli TSK personelinin çalışan veya emekli olup da mensubu oldukları kamu kurum ve kuruluşlarının veya sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı olan eşleri ile anne ve babalarının askeri kimlik kartları ve sahip oldukları kendi kurumlarının sağlık muayene fişleri ile askeri sağlık kurum ve kuruluşlarından da yararlanmaları ve muayene ile tedavi giderlerinin o kuruluşların kendi mevzuatları çerçevesinde ödenmeleri imkanının getirildiği gerekçesiyle bu durumdaki personelin TSK sağlık muayene fişlerini alma haklarının kaldırıldığını ve bu kişilere ait daha önce çıkarılmış olan TSK sağlık muayene fişlerinin iadesinin talep edildiğini, yasa ile tanınan hakkın idari bir tasarrufla kaldırıldığını, oysa 5365 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile önceden mevcut olan hiçbir hakkın kaldırılmadığını, aksine hak sahibi personele yeni haklar tanındığını, 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesine yalnızca (d) bendinin eklendiğini, diğer madde ve fıkralarında bir değişiklik yapılmadığını, 69ncu maddesinde belirtilen resmi vesikanın TSK sağlık muayene fişi olduğunu, yine TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin 326 ncı maddesi 3 ncü fıkrasındaki hükme göre TSK sağlık muayene fişi ile subay ailelerinin hiçbir yazışma ve sevk işlemi gerekmeksizin doğrudan doğruya bütün askeri sağlık kurumlarına başvurulabileceğini, İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesinde eş, usul’un tanımının ayrıntılı olarak düzenlendiğini, yine kanununun 59, 63, 66/a-b ve 67 nci maddeleri dikkate alındığında subay ve astsubay eşlerinin çalışıp çalışmadıklarına, emekli olup olmadıklarına ve başka sağlık güvencelerine sahip olup olmadıklarına bakılmaksızın kayıtsız şartsız öncelikle askeri sağlık kurumlarına başvuru haklarının olduğunu, idari bir tasarrufla ya da  emirle bu haklarının kaldırılamayacağını, subay eşleri ve ailelerinin askeri sağlık kurumlarından yararlanmalarının kendi çalıştıkları kurum ve kuruluşları ya da bağlı oldukları sosyal güvenlik kurumlarına ciddi ölçüde kısıtlandığını, söz konusu sosyal güvenlik kurumlarının mensuplarına askeri sağlık kurumlarına başvurma hakkı tanıyıp tanımamaları ve bu imkanı tanısalar dahi başvurmak için izlemeleri zorunlu tutulan sevk zinciri mekanizmalarının kurumdan kuruma değiştiğini, askeri sağlık kurumlarına doğrudan başvurma hakkının ciddi ölçüde kısıtlandığını, hatta bazı kurumlarda birkaç branş haricinde kaldırılmış bulunduğunu, bu durumun tıp fakültesi statüsündeki Gülhane Askeri Tıp Akademisine başvuru halinde daha belirgin hale geldiğini, tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek işlemin iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.  
AYİM 3 ncü Dairesinin 16.03.2006 tarih ve Gensek:2006/198, Esas No:2006/229 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir. 
Dava dosyasının incelenmesinden; muvazzaf ve emekli TSK personelinin çalışan veya emekli olup da mensubu oldukları kamu kurum ve kuruluşlarının veya sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı olan eşleri ile anne ve babalarının askeri kimlik kartları ve sahip oldukları kendi kurumlarının sağlık muayene fişleri ile askeri sağlık kurum ve kuruluşlarından da yararlanmaları ve muayene ile tedavi giderlerinin o kuruluşların kendi mevzuatları çerçevesinde ödenmeleri imkanının getirilmiş olması gerekçesiyle, bu durumdaki personel yakınlarına TSK Sağlık Provizyon ve Tahakkuk Sistemi üzerinden provizyon verilmesi imkanının da olmadığından bahisle, Genelkurmay Başkanlığının 22.11.2005 gün, TSK.SAĞ.: 9015-21-05/Per.D.Per.Ynt. ve Koor.Ş.(4) (8734531) sayılı ve yine Genelkurmay Başkanlığının 28.11.2005 gün ve TSK.SAĞ.: 9015-2-05/MEBS.Ş. (9301947) sayılı emriyle çalıştıkları kamu kurum ve kuruluşları ile emekli iseler bağlı oldukları sosyal güvenlik kurumlarından sağlık karnesi/sağlık muayene fişi alma hakkı olan hak sahibi personel yakınlarının (anne-baba ve eş) TSK Sağlık Muayene Fişi alma haklarının kaldırıldığı ve bu kişilere ait daha önceden çıkarılmış TSK Sağlık Muayene Fişlerinin iade edilmesinin istendiği, GATA K.lığının 07.12.2005 gün ve MRK.Ş.:9015-18-05/SMF ve Kimlik İşl. (90) sayılı emri ile yayımlandığı, sağlık muayene fişi istemli dilekçe ile idari müracaatta bulunan davacının talebine olumsuz cevap verilmesi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.  
Konu ile ilgili mevzuat incelendiğinde; Anayasanın “Sağlık Hizmetleri Ve Çevrenin Korunması” başlıklı 56 ncı maddesi;  
“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. 
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. 
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. 
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. 
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.” hükmünü içermektedir. 
211 sayılı TSK İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesi ise;  
“Subay, askeri memur ve astsubayların aileleri; 
a) Bu kanunun 59, 63 ve 66 ncı maddenin (a) ve (b) fıkraları, 67 nci madde ve 68 inci madde (b) fıkrası (Yalnız daimi vazife ile gidenlerin aileleri) hükümlerinden istifade ederler. 
b) (Değişik bent: 22/11/1990 - 3683/3 md.) Bu Kanunun tatbikatında aile tabiri içine giren eş, usul, füru, erkek ve kız kardeşler, evlat edinen ve evlatlık ile üvey çocuklar aşağıda gösterilmiştir. 
1. Eş: Subay, askeri memur ve astsubayların karıları (kadın subaylar için kocalar) ile ölümleri halinde dul maaşı alabilen karıları (kadın subaylar için kocalar). 
2. Usul: Subay, askeri memur ve astsubayların hayatta bulundukları müddetle mukayyet olmak üzere; yardım etmediği takdirde zarurete düşecek ve bu sebeple infak ve iaşesinin kendisine ait olduğu şekli ve esasları yönetmelikte belirtilecek bir beyan ile tespit edilen ana, baba ve büyük ebeveynler ile, subay, askeri memur ve astsubayların ölümleri halinde bu kişilerden kendilerine dul ve yetim maaşı bağlanabilecek ana ve babaları. 
3. (Değişik alt bent: 09/10/1996 - 4187/2 md.) Füru: Subay, askeri memur ve astsubayların ortaöğrenim yapmakta olan 20, yükseköğrenim yapmakta olan 25 ve bunların dışında 19 yaşını doldurmamış ve evli olmayan erkek ve kız çocukları ile evli olmayan ve yardım edilmediği takdirde muhtaç duruma düşecek olan kız çocukları ile yaşları ne olursa olsun malul ve muhtaç erkek çocukları ve subay, askeri memur ve astsubayların ölümleri halinde bu kişilerden kendilerine yetim aylığı bağlanabilen erkek ve kız çocukları. 
4. Erkek ve kız kardeşler: Subay, askeri memur ve astsubayların hayatta bulundukları müddetçe yardım etmedikleri takdirde zarurete düşecek çalışamaz durumda bulunan, infak ve iaşesinin üzerine vacip olduğu şekli ve esasları yönetmelikte belirtilecek bir beyanla tespit edilen erkek ve kız kardeşleri. 
5. Evlat edinen ve evlatlık: Subay, askeri memur ve astsubayların evlatlık rabıtasının devam etmesi şartıyla; usul ile ilgili 2 numaralı alt bentteki esaslara tabi evlat edinenleri ve füru ile ilgili 3 numaralı alt bentteki esaslara tabi bulunan evlatlıkları. 
6. Üvey çocuklar: Subay, askeri memur ve astsubayların bakmakla yükümlü oldukları ve füru ile ilgili 3 numaralı alt bentteki esaslara tabi bulunan üvey erkek ve kız çocukları. 
c) Aile efradının muayene ve tedavileri için talimatnamede gösterilen resmi vesaikin gösterilmesi şarttır.  
d) (Ek bend: 15/06/2005-5365 S.K./2.md.) Subay, askerî memur, astsubay ve uzman jandarmaların çalışan veya emekli olup da mensubu oldukları kamu kurum ve kuruluşlarının veya sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden istifade eden eşleri ile anne ve babaları, askerî kimlik kartı ve sahip oldukları sağlık karneleri ile askerî sağlık kurum ve kuruluşlarından da yararlanırlar. Bunların muayene ve tedavi giderleri çalıştıkları kamu kurum ve kuruluşları ya da bağlı oldukları sosyal güvenlik kurumları tarafından ve kendi mevzuatı çerçevesinde ödenir.” hükmündedir. 5365 sayılı Kanun ile maddeye yalnızca (d) bendi eklenmiştir.  
Davalı idare savunmalarında, çalışan yada emekli olup da diğer sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden istifade eden eş, anne ve babalara kendi sosyal güvenlik kurumlarından verilen sağlık karneleri dışında TSK tarafından ayrı bir sağlık muayene fişinin verilmesinin öngörülmediğini ileri sürmektedir. Ancak 211 sayılı İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesi (c) fıkrasındaki düzenleme “aile efradının muayene ve tedavileri için talimatnamede gösterilen resmi vesaikin gösterilmesi şart”ını getirmektedir.  İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesindeki düzenlemeye 
paralel olarak İç Hizmet Yönetmeliğinin 325 nci maddesinde; İç Hizmet Kanununun tatbikatında aile tabiri içine giren eş, usul, füru, erkek ve kız kardeşler, evlat edinen ve evlatlık ile üvey çocukların tanımı yapılmıştır. Yönetmeliğin 326 ncı maddesinde ise İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesindeki (c) fıkrasında da belirtilen vesaikin sağlık muayene fişi olduğu belirtilmekte, sağlık muayene fişinin kimlere hangi usulde verileceği düzenlenmektedir.  
Bu nedenle idarenin bu yöndeki savunmasına itibar etmek mümkün değildir. İhtilaf 5365 sayılı Kanunla getirilen İç Hizmet Kanununun 69 ve 70 nci maddelerindeki değişiklikle, subay, astsubayların çalışan veya emekli olup da kamu kurum ve kuruluşlarının veya sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden istifade eden eşlerinin askeri sağlık muayene fişleri ile sağlık hizmetlerinden faydalandırılmalarının kısıtlanıp kısıtlanamayacağı, buna bağlı olarak da belirtilen kurumlardan sağlık karnesi olması halinde TSK sağlık muayene fişi verilmesinin mümkün olup olmadığıdır.  
Yukarıda zikredilen madde metinlerinden açıkça anlaşılacağı üzere, TSK.nde görevli subay, askeri memur ve astsubaylarının karıları (kadın subaylar için kocaları) eş tabiri içine sokulmuş ve kanunda yazılı sağlık hizmet ve yardımlarından istisnasız olarak yararlandırılmaları öngörülmüştür. Bilindiği üzere sağlık hizmetlerinin ve sağlık harcamalarının farklı kurum bütçelerinden ödenmesi durumunda, ilgili kurum ve kuruluşların iç düzen işlemleri, hak sahiplerinin TSK sağlık hizmetlerine erişimini etkilemekte ve hatta engelleyebilmektedir. 5365 Sayılı Kanun ile 69 ncu maddeye eklenen (d) fıkrasında; başka bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak çalışan eşler ile anne ve babaya kendi sağlık karneleri ile askeri sağlık kurum ve kuruluşlarından da yararlanma olanağı getirilmiş, bunların muayene ve tedavi giderlerinin çalıştıkları kamu kurum ve kuruluşları yada bağlı oldukları sosyal güvenlik kurumları tarafından ve kendi mevzuatları çerçevesinde ödeneceği hükmü getirilmiştir. Kendi mevzuatları çerçevesinde ödeneceği hükmüne istinaden bu kimselerin sadece kendi sosyal güvenlik kurumlarının koşullarına göre askeri sağlık kurumlarında tedavi görebilmeleri ve diğer eşlerin (başka bir sosyal güvenlik kurumunun sağlık hizmetinden faydalanmayan) yararlandığı bazı tedavi olanaklarından yararlanamamaları söz konusu olabilmektedir. Bu durum ise askeri sağlık olanaklarından yararlanmak için sadece eş olmak şeklinde getirilen kanuni ana koşulu aşarak, kanuna aykırı olarak yeni koşullar yaratmak demektir . Eş olarak Askeri Sağlık Kurumlarından istifade hakkı olan bir kısım eşlerin salt başka kurumlar bünyesinde çalıştıkları, hizmet aldıkları gibi gerekçelerle sağlık hakkının kullanımında bir kısım bürokratik usuli işlemlerle yükümlendirilmeleri 5365 sayılı Kanunun gerekçesinde belirtilen  sağlık hizmetlerinden yararlanmada yeni imkanlar getirilmesi amacına aykırı bir sonuç doğurmaktadır.   
Tüm yasal düzenlemelerde olduğu gibi uygulamaya dayanak teşkil eden Yasanın da; vatandaşın sağlık ve esenliğini murat ettiği, yani asıl olanın sağlık hakkının kullanımını kolaylaştırmak  olduğu şüphesizdir. Sosyal hukuk devletinde bu hakkı kullanma gereği duyan vatandaşın ister çalışsın ister çalışmasın, ister bir sosyal güvenlik kuruluşundan isterse birden fazla sosyal güvenlik kuruluşundan istifade hakkı olsun tüm bunlar öncelikle düşünülmeksizin sağlık hakkını kullanması öncelikli beklentidir. Bütçe ve muhasebe ikincil düşünülüp uygulanabilecek hususlardır. Nitekim günümüzde kişilerin kamusal sosyal güvenlik kuruluşlarından sağlık hakları almaları yanında primlerini ödedikleri ilave özel sağlık sigorta sistemlerini de 
kullandıkları gerçeği nazara alınırsa çalışan eşlerin de TSK mensubu eşleri nedeniyle sahip oldukları sağlık hakkı yanında ayrıca primlerini ödedikleri kendi kurumlarından aldıkları sağlık haklarının da bulunmasında yadırganacak bir durum görülmemelidir. Kaldı ki birden fazla sağlık kurumuna müracaat etme hakkı bulunan kişilerin ihtiyaç doğduğunda fiilen sadece tek bir sağlık kurumuna müracaat edecekleri şüphesizdir. 
Anayasanın sosyal devlet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak TSK personeli dışındaki kamu görevlileri ile diğer sosyal güvenlik kurumları çatısı altında bulunan kişilerin özel sağlık kuruluşları da dahil olmak üzere  istedikleri sağlık kuruluşlarına müracaat olanağı tanınırken, geçmişte uzun süre böyle bir hakkın kullanılmasına rağmen TSK personelinin eşlerinin askeri sağlık kurumlarından yararlanmalarını olumsuz etkileyen kimi zaman engelleyen bir düzenlemenin kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğunu vurgulamak gerekir. Diğer yandan bu düzenleme ile, yukarıda zikredilen Anayasanın 56ncı maddesindeki “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.” hükmüne rağmen  TSK personelinin eşlerinin bir kısmının çalışmaları nedeniyle askeri sağlık kurumundan etkin bir şekilde yararlanmasının engellenmesi sağlık hakkının özünü de kısıtlamakta, Anayasal düzenlemeye rağmen bu haktan en etkin şekilde yararlanılmasını engellemektedir. 
İdare savunmasında uygulamada karşılaşılan bazı sorunları gerekçe göstererek (ilaç suiistimalleri, rapor almak vb.) herkesin tek bir sağlık muayene fişi olması gerektiğini belirtmektedir. Anayasanın 123 ncü maddesine göre idare bir bütündür. Burada unutulmaması gereken husus çalışan eşin de devlete prim ödediğidir. Getirilen usuli işlemler nedeniyle sağlık hakkından etkin şekilde yararlanamayan (çalışan) eşin ilgili kuruma da prim ödediği, ödenen bu primin nihayetinde Devletin (idarenin) bütçesine girdiği halde çalışmayan bir eşe nazaran askeri sağlık kuruluşlarındaki sağlık hakkından yararlanmada zorlanması sosyal devlet ilkesine uygun bir sonuç değildir. Uygulamada bir kısım eşler TSK sağlık kurumlarından doğrudan ve  sorunsuz olarak sağlık haklarını kullanırken, bir kısım eşlerin sevk belgeleri, kurumlar arası yazışmalar, ilaç bedellerinin ödenmesindeki evrak trafiğini takiple yükümlendirilmeleri sağlık hakkının özünü zedelemekte adeta bu hakkı kullanılamaz hale getirmektedir. Oysa Yasa koyucunun yapılan düzenlemeyle mevcut imkanları daha da ileriye götürmeyi amaçladığı kuşkusuzdur. Hal böyle iken davalı idarenin Devletin birliği ve idarenin bütünlüğü ilkesini de gözardı etmek suretiyle kurumlar arası ödenek tahsisi ve muhasebeleştirme gibi mali ve teknik konularda altyapı oluşturulup gerekli personel ve donanımı tesis etmek yerine salt başka kurumlardan hakkı olduğu gerekçesiyle kişinin kazanılmış en temel haklarından olan sağlık hak ve güvencelerini kısıtlayıcı yorumlar sonucu TSK sağlık muayene fişini geri alması işleminin hukuka uygun olduğunu söylemek mümkün değildir. 
Uygulamada reçetelerin ilaç alımlarının her Türk vatandaşı için tek olan T.C. kimlik numarası üzerinden talep edildiği bilinen bir keyfiyet olup, uygulamada karşılaşılan bazı zorluklar (burada asıl neden sağlık harcamasının hangi Bakanlığın yada kurum ve kuruluşun bütçesinden karşılanacağı sorunudur.) nedeniyle yasadan kaynaklanan hakkın kullanımının kısıtlanması ya da engellenmesi düşünülemez. Bu nedenle sağlık muayene fişinin geri alınması ya da verilmemesi yalnız başına bir anlam ifade etmemektedir. Sosyal güvenlik kurumlarının ilgili mevzuatında veya kamu kurum ve kuruluşlarının mevzuatında değişiklikler yapılarak yukarıda belirtilen İç Hizmet 
Kanunu ve İç Hizmet Yönetmeliği hükümleri ile çelişen yeni hükümler getirilirse dahi; genel norm-özel norm ilişkisinden özel norm olan İç Hizmet Kanun ve İç Hizmet Yönetmeliğinin hükümleri uygulanacaktır. İç Hizmet Kanunu ve İç Hizmet Yönetmeliğindeki sağlık işlemlerinin oldukça detaylı ve hiçbir soruna yer vermeyecek şekilde düzenlendiği görülmektedir. Subay, astsubay, askeri memur ve bunların ailelerinin sağlık işlerinin devlet memurları veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapanlardan ayrı düzenlenmesinin nedeni, askeri hizmetin gerekleri ve Silahlı Kuvvetler personelinin görev koşullarından kaynaklanmaktadır. Yasa koyucunun böyle ayrı bir düzenleme yapmasının gerekçesi ülkenin her yerinde, yerleşim yeri dahi olmayan yerlerde Silahlı Kuvvetler personeli ve ailelerinin diğer kamu görevlilerinden daha değişik koşullarda İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliğinin kendilerine yüklediği sorumluluk ile vazife şartlarında görev yapmasından kaynaklanmaktadır. TSK’nin görev yaptığı mekan ve koşullarda veya personelinin sorumluluk ve vazife şartlarında 5365 sayılı kanunla getirilen yeni bir değişiklik yoktur. 
İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliğindeki hükümlerin yalnızca hiçbir kurum ve kuruluşta çalışmayan yada herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan sağlık hizmeti almayan subay-astsubay eşleri ve ailelerini kapsadığını, çalışan eşleri kapsamadığını söylemek de mümkün değildir. Kanunda böyle bir ayrım yada kısıtlayıcı bir düzenleme öngörülmediği gibi böyle bir kabul halinde subay, astsubay eşleri ve aileleri yönünden, çalışan yada çalışmayan, sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden faydalanan faydalanmayan ve hatta farklı sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden faydalananların dahi askeri sağlık kuruluşlarından veya hizmetlerinden faydalanmaları açısından farklılıklar ortaya çıkar ki yasanın böyle bir amacı bulunmadığı gibi bunun kabulü halinde Anayasanın 10 ncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine de aykırı bir durum söz konusu olacaktır. TSK personelinin eşleri yönünden çalışan/çalışmayan şeklindeki olağan statü farklılığı bugüne kadar askeri sağlık kurumlarındaki sağlık hakkın kullanılmasında farklılık yaratmaz iken getirilen uygulamayla bu hakkın kullanımında çalışan çalışmayan aşlar arasında eşitsizlikler yaratmaktadır.   
Halen yürürlükte bulunan TSK Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesinde davacının eşine TSK sağlık muayene fişi verilmesini engelleyici bir düzenleme bulunmadığı gibi yasal değişiklikten sonra idarenin savunmasında belirttiği; “TSK Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesi”nin hazırlanan taslağında (MY:33-13) eşlerin ve anne-babaların durumları ayrı düzenlenmiştir. 1 nci Bölüm “Sağlık Muayene Fişi Verilebilecek Personel, Verilebilme Şartları ve Beyannameye Eklenecek Belgelerin Açıklanması” başlıklı 4 ncü maddesinde 1 nci fıkrada hizmetteki personele ait 1 nci alt bendinde eşi için sağlık muayene fişi verilebilmesi için gerekli şart olarak Medeni Kanuna göre muteber olan evlilik bağı belirtilmiş olup beyannamenin yeterli olduğu belirtildikten sonra “ancak başka bir kurumda çalışıyor veya emekli ise askeri kimlik kartı ve mensubu oldukları kamu kurum ve kuruluşlarının veya sosyal güvenlik kurumlarının sağlık karnesi ile askeri sağlık kurum ve kuruluşlarından da yararlanırlar” denilmekte ve başka da bir kısıtlayıcı bir hüküm öngörülmemektedir. Kaldı ki 4721 sayılı Medeni Kanunun eşlerin genel olarak karşılıklı haklarının ve yükümlülüklerinin düzenlendiği 185 nci maddesinde, eşlerin evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamakla yükümlü oldukları vurgulanmıştır. Buna göre TSK personelinin çalışan eşlerinin askeri sağlık 
kurumlarından etkin şekilde faydalanamamaları Medeni Kanundaki zikredilen yükümlülüğün yerine getirilmesini de engelleyecektir.       
Ayrıca bu uygulamanın yargısal denetimi sırasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin hizmet koşullarının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bilindiği üzere TSK personeli yurdun dört bir yanında, sınır boylarında, terörle mücadelede, zor koşullar altında görev yapmakta, hatta bazı garnizonlara aile dahi götürülememektedir. Görev yapılan bölgelerin özelliklerine göre kimi garnizonlarda sivil sağlık kurumlarında yeterli personel ve ekipman bulunmamakta, buna karşın askeri sağlık kurumları her zaman olduğu gibi görevini başarıyla yapabilecek şekilde personel ve donanıma sahip bulunmaktadır. Böyle bir ortamda başka bir sosyal güvenlik kurumunun  sağlık  hizmetinden faydalanan çalışan eş ancak kendi kurumunun izin verdiği ölçüde askeri sağlık kuruluşundan faydalanabilecek, hatta hemen yanındaki askeri sağlık kurumu dururken  başka illerdeki diğer sağlık kurumlarına sevk edilme riskiyle karşılaşabilecektir.  Böyle bir durumun terörle mücadelenin yoğun olarak yaşandığı bir bölgede gerçekleştiği düşünüldüğünde, TSK personelinin ve ailelerinin güvenliği yanında, moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyeceği, çalışan/çalışmayan eş ayrımı gibi spekülasyonlara neden olabileceği izahtan varestedir. 
Bütün bu açıklamaların ışığında; İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği ile TSK Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesi hükümlerine göre subay-astsubayaskeri memur eşlerinin askeri sağlık kurum ve kuruluşları ile askeri sağlık hizmetlerinden istifade etmesini sağlayan TSK sağlık muayene fişlerinin, verilmemesi yada iptal edilerek geri alınmasına dair açık bir hüküm bulunmadan, yasa koyucunun kanun gerekçesinde de belirttiği gibi “muvazzaf ve emekli Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin çalışan veya emekli eşleri ile anne ve babalarının kendi kurumlarının veya sosyal güvenlik kuruluşlarının sağlık karneleriyle, TSK’nden emekli olduktan sonra, emeklilik hakkı tanınan başka bir kurumda görev alan personelin askeri kimlik kartı ve bağlı oldukları kurumların sağlık karneleriyle TSK’lerinin sağlık hizmetlerinden istifade etmelerinin” amaçlandığı, 5365 sayılı Kanunla getirilen değişikliğin, belirtilen kişilerin askeri sağlık hizmetlerinden yada kuruluşlarından hiç faydalanmayacak yada belirli şartlarla ve usullerle faydalanabilecek şekilde kısıtlanması şeklinde yorumlanmasının mümkün olmadığı ve buna bağlı olarak da TSK sağlık muayene fişinin geri alınması işleminin sebep ve amaç unsurları yönünden hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.  
Yukarıda açıklanan nedenlerle; 
TSK Sağlık Muayene Fişinin geri alınmasına dair işlemin hukuka aykırı olması sebebiyle İPTALİNE 
  
KARŞI OY GEREKÇESİ 
  
211 sayılı TSK İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesi;  
“Subay, askeri memur ve astsubayların aileleri; 
a) Bu kanunun 59, 63 ve 66 ncı maddenin (a) ve (b) fıkraları, 67 nci madde ve 68 inci madde (b) fıkrası (Yalnız daimi vazife ile gidenlerin aileleri) hükümlerinden istifade ederler. 
b) (Değişik bent: 22/11/1990 - 3683/3 md.) Bu Kanunun tatbikatında aile tabiri içine giren eş, usul, füru, erkek ve kız kardeşler, evlat edinen ve evlatlık ile üvey çocuklar aşağıda gösterilmiştir. 
1. Eş: Subay, askeri memur ve astsubayların karıları (kadın subaylar için kocalar) ile ölümleri halinde dul maaşı alabilen karıları (kadın subaylar için kocalar). 
2. Usul: Subay, askeri memur ve astsubayların hayatta bulundukları müddetle mukayyet olmak üzere; yardım etmediği takdirde zarurete düşecek ve bu sebeple infak ve iaşesinin kendisine ait olduğu şekli ve esasları yönetmelikte belirtilecek bir beyan ile tespit edilen ana, baba ve büyük ebeveynler ile, subay, askeri memur ve astsubayların ölümleri halinde bu kişilerden kendilerine dul ve yetim maaşı bağlanabilecek ana ve babaları. 
3. (Değişik alt bent: 09/10/1996 - 4187/2 md.) Füru: Subay, askeri memur ve astsubayların ortaöğrenim yapmakta olan 20, yükseköğrenim yapmakta olan 25 ve bunların dışında 19 yaşını doldurmamış ve evli olmayan erkek ve kız çocukları ile evli olmayan ve yardım edilmediği takdirde muhtaç duruma düşecek olan kız çocukları ile yaşları ne olursa olsun malul ve muhtaç erkek çocukları ve subay, askeri memur ve astsubayların ölümleri halinde bu kişilerden kendilerine yetim aylığı bağlanabilen erkek ve kız çocukları. 
4. Erkek ve kız kardeşler: Subay, askeri memur ve astsubayların hayatta bulundukları müddetçe yardım etmedikleri takdirde zarurete düşecek çalışamaz durumda bulunan, infak ve iaşesinin üzerine vacip olduğu şekli ve esasları yönetmelikte belirtilecek bir beyanla tespit edilen erkek ve kız kardeşleri. 
5. Evlat edinen ve evlatlık: Subay, askeri memur ve astsubayların evlatlık rabıtasının devam etmesi şartıyla; usul ile ilgili 2 numaralı alt bentteki esaslara tabi evlat edinenleri ve füru ile ilgili 3 numaralı alt bentteki esaslara tabi bulunan evlatlıkları. 
6. Üvey çocuklar: Subay, askeri memur ve astsubayların bakmakla yükümlü oldukları ve füru ile ilgili 3 numaralı alt bentteki esaslara tabi bulunan üvey erkek ve kız çocukları. 
c) Aile efradının muayene ve tedavileri için talimatnamede gösterilen resmi vesaikin gösterilmesi şarttır. 
d) (Ek bend: 15/06/2005-5365 S.K./2.md.) Subay, askerî memur, astsubay ve uzman jandarmaların çalışan veya emekli olup da mensubu oldukları kamu kurum ve kuruluşlarının veya sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden istifade eden eşleri ile anne ve babaları, askerî kimlik kartı ve sahip oldukları sağlık karneleri ile askerî sağlık kurum ve kuruluşlarından da yararlanırlar. Bunların muayene ve tedavi giderleri çalıştıkları kamu kurum ve kuruluşları ya da bağlı oldukları sosyal güvenlik kurumları tarafından ve kendi mevzuatı çerçevesinde ödenir.” Hükmünü amirdir.  
Yukarıda belirtilen kanun hükmü bir bütün olarak ele alındığında; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan subay, askeri memur, astsubay ve uzman jandarmalar ile aile efradının askeri sağlık kurum ve kuruluşlarından yararlanma şartlarının düzenlendiği, aile efradının muayene ve tedavileri için resmi vesaikin gösterilmesinin şart olduğu, 15.06.2005 tarihli 5365 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile de çalışan veya emekli olup da mensubu oldukları kamu kurum ve kuruluşlarının veya sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmetlerinden istifade eden eşle ile anne ve babalarının sahip oldukları sağlık karneleri ile askeri sağlık kurum ve kuruluşlarından yararlanabileceklerinin hüküm altına alındığı, sahip oldukları sağlık karnesi tabirinden kendi kurumunun sağlık karnesinin kastedildiğini anlamak gerektiği, bu kapsamda dava konusu TSK Sağlık fişinin geri alınması işleminin hukuka uyarlı olduğu düşüncesiyle işlemin iptali yönünde tecelli eden sayın çoğunluk görüşüne katılamadık. 09.11.2006 
  

(AYİM.3.D., 09.11.2006; E.2006/229 K.2006/1497) 

Emsal Karar 2

ÖZETİ: Bağ-Kur emeklisi olmasına karşın Bağ-Kur kapsamında sağlık hizmetlerinden faydalanmayan ve 1005 sayılı Kanun kapsamında Kore gazisi olan davacının ve eşinin genel ve katma bütçeli daire idarelere ait veya bağlı hastanelerde ücretsiz tedavi hakkı bulunduğundan askeri hastanelerden de yararlandırılması gerekirken aksi yönde tesis edilen işlem hukuka aykırıdır.  
   
Davacı 06.01.2004 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında Kore gazisi olduğunu, Anayasanın 61 nci maddesi ve 1005 sayılı kanun hükümleri uyarınca eşi ile birlikte muayene ve tedavilerinin devlet hastaneleri ile askeri hastanelerde ücretsiz yapılmasının gerektiğini, askeri hastanelerden yararlanabilmesi için sağlık muayene fişi düzenlendiğini, bu sağlık fişi ile askeri hastanelerden öncelik tanınarak ve saygınlık gösterilerek muayene ve tedavilerinin yapıldığını, Bağ-Kur emeklisi olmasına karşın sağlık karnesi almadığını ve bu durumu belgeleyerek davalı idareye ibraz ettiğini, ancak  kendisi ve eşi adına düzenlenen sağlık muayene fişlerinin geri istenerek iptal edildiğini, bu durumun 1005 sayılı Kanuna aykırı olduğunu belirterek olumsuz işlemin iptalini talep ve dava etmiştir.  
 Davacının yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak; AYİM 3 ncü D. nin 14.04.2004 tarih ve Gensek No.: 2004/24, Esas No.: 2004/210 sayılı kararı ile; 01.03.1929 doğumlu olduğu anlaşılan davacının dilekçesi ve eklerine göre, sağlık muayene fişlerinin geri alınmasına yönelik idari işlemin yerine getirilmesi halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğumunun muhtemel bulunması ve idari işlemin açık biçimde hukuka aykırılığının da ciddi ve gerçeğe yakın görülmesi nedenleri ile yürütmenin durdurulmasına  karar verilmiştir.  
 Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Davacının 1005 sayılı Kanun kapsamında Kore gazisi olduğu, bu nedenle askeri hastanelerde muayene ve tedavilerinin yapılabilmesi için kendisi ve eşi adına TSK Sağlık Muayene Fişi düzenlendiği, ancak MSB. Fatih Askerlik Şubesi Başkanlığının 03 Aralık 2003 gün ve AS.Ş.:3958-3003/1.Ks.(504/3) sayılı yazısı ile TSK Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesinde yapılan değişiklik gerekçe gösterilerek sağlık muayene fişlerinin iade edilmesinin istenildiği ve dava aşamasında davacı vekilinin 24 Nisan 2004 tarihli dilekçesi ekinde İstanbul 8 nci Noterliğince düzenlenen vekaletnameyi ibraz ederek davaya katıldığı  anlaşılmaktadır.  
 Uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak kurallar incelendiğinde; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler başlığını taşıyan 61nci Maddesi “ Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar...” hükmünü,  
 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin 2 nci fıkrası da “Bu  Kanun kapsamına girenler ile bunların eşleri ve dul eşleri Genel ve Katma Bütçeli daire ve idarelere 
ait veya bağlı hastanelerde ücretsiz tedavi edilirler. Ayrıca, bu tedavi kurumlarından ve dışardan alacakları ilaç bedelleri Devlet tarafından ödenir.” hükmünü içerdiği görülmektedir.  
 1005 sayılı Kanun kapsamında ücretsiz tedavi hakkından yararlanacaklara TSK sağlık muayene fişi verilmesine ilişkin usul ve esaslar TSK Sağlık muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesi hükümlerine göre yapılmaktadır. Anılan Yönerge’nin 2 nci Bölüm 6 ncı  madde (a) fıkrası bendinde “herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi oldukları anlaşılanlara TSK sağlık Muayene fişi verilmeyeceği” belirtilmiştir.  
 Davacı Bağ-Kur emeklisi olmasına karşın Bağ-Kur kapsamında sağlık fişi almadığını ve bu durumu belgeleyerek davalı idareye ibraz ettiğini, davalı idarede de savunmasında; TSK.Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesinin gazilere sağlık muayene fişi verilmesini düzenleyen 2 nci bölüm 6 ncı madde a fıkrası (4) ncü bendinin “Gazi ve eşi ile dul eşlerine; bölgelerinde bulunan sosyal güvenlik kurumlarına ait bölge müdürlükleri veya müdürlüklerinden alacakları herhangi bir sosyal güvenlik kurumunun sağlık hizmetlerinden yararlanmadıklarına dair belgelerle başvurduklarında” şeklinde bir değişikliğin yapılması için yapılan çalışmaların çok yakın bir tarihte sonuçlandırılacağını belirtmesi nedeniyle, Dairemizin 14 Ekim 2004 tarihli ara kararı ile  söz konusu değişikliğin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise değişikliğin bir suretinin gönderilmesi istenilmiş, ara kararı cevabında; 25 Mart 2004 tarihi itibariyle belirtilen değişikliğin yapıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.  
 Davacı hakkında işlemin tesis edildiği tarihte ve halen yürürlükte bulunan 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre; Davacı ve eşine genel ve katma bütçeli daire ve idarelere ait  veya bağlı hastanelerde ücretsiz tedavi edilme imkanı sağlanmış ve faydalanacağı sağlık kuruluşlarına ilişkin herhangi bir  kısıtlama getirilmemiştir. Bu nedenle Davacı ve eşinin Kanun kapsamında olduğu hususunda bir tereddüt olmayan askeri hastanelerden de yararlandırılması gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. 
Açıklanan nedenlerle; davacı ve eşi hakkında tesis edilen sağlık muayene fişinin geri alınması işleminin İPTALİNE,  
   
(AYİM 3.D., 09.12.2004; E.2004/210, K.2004/1762) 

Emsal Karar 3

ÖZETİ: TSK İç Hizmet kanunu ve TSK İç Hizmet Yönetmeliğine aykırı bir düzenleme içeren TSK Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesine dayanılarak, davacı uzman erbaşın yasal şartları haiz kız kardeşine sağlık muayene fişi verilmemesi işlemi hukuka aykırıdır. 
  
Davacı vekili, 07 Mayıs 2002 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; davacının kronik şizofreni hastalığına maruz, bekar bir kız kardeşi bulunduğunu, kız kardeşine bakmakla mükellef olması nedeniyle kız kardeşine sağlık muayene fişi  düzenlenmesi talebinde bulunduğunu, bu talebin davalı idarece reddedildiğini, 3629 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 10 ncu maddesinin atfıyla 211 sayılı TSK.  İç Hizmet Kanununun 69 ve TSK.İç Hizmet Yönetmeliğinin 325, 326 vd. maddeleri hilafına tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davacının kız kardeşi ........................’ya sağlık muayene fişi verilmemesi işleminin iptali ile yürütmenin durdurulmasını talep ve dava etmiştir. 
            Davacının yürütmenin durdurulması istemi AYİM Nöbetçi  Dairesinin 26 Temmuz 2002 gün ve E.2002/34 sayılı kararıyla reddedilmiştir. 
            Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin tetkikinden; Ankara Yenikent Havadan Atma Taşıma İkmal ve Depo Komutanlığı emrinde görevli davacının, 21 Şubat 2002 tarihli dilekçesi ile davalı idareye başvurarak, psikolojik rahatsızlığı bulunan kız kardeşine sağlık muayene fişi çıkarılmasını talep ettiği, davacının bu isteğinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 25 Mart 2002 gün ve LOJ:4101-53-02/SAĞ.D.(Rp.ve Sağ.Ş.) sayılı yazısı ile reddi üzerine, davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 
            3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun “Tedavi” başlıklı 10 ncu maddesinin birinci fıkrası; uzman erbaşlar ve bunların bakmakla yükümlü olduğu  aile fertlerinin tüm sağlık işlemleri hakkında, 211 sayılı TSK. İç Hizmet Kanunu hükümlerinin uygulanacağını amirdir. 
            211 sayılı TSK.İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesinde, bu Kanununun tatbikatında aile tabiri  içine girenler gösterilmiş olup; bu kişiler, eş, usul, füru, erkek ve kız kardeşler, evlat edinen ve evlatlık ile üvey çocuklar şeklinde  sayıldıktan sonra, aynı maddede tek tek tanımları yapılmıştır. 
            Buna göre erkek ve kız kardeşten kasıt, uzman erbaşın hayatta bulunduğu sürece yardım etmediği taktirde zarurete düşecek,  çalışamaz durumda bulunan, infak ve iaşesinin üzerine vacip olduğu,  şekli ve esasları Yönetmelikte tespit edilen kişidir. Bu yönetmelik ise TSK. İç Hizmet Yönetmeliğidir. 
            TSK. İç Hizmet Yönetmeliğinin 325 nci maddesinde, 211 sayılı TSK.İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesindeki erkek ve kız kardeş tanımı tekrarlandıktan sonra, 326 ncı maddesinde, sağlık muayene fişlerine esas olacak beyannamelerin alınmasında, verilmesinde ve tanziminde gözetilecek hususlar tek tek sayılmıştır.   
İç Hizmet Yönetmeliğinin 326 ncı maddesinin 4 ncü bendinde, sağlık fişi çıkartmak için verilecek beyannameye, infak ve iaeşleri üzerine vacip personelin, erkek ve kız 
kardeşlerinin çalışamaz durumda olduğuna  dair Sağlık Kurulu raporunu eklemeleri gerektiği belirtilmiştir. 
            Bu mevzuat hükümleri uyarınca, uzman erbaşların, hayatta bulundukları sürece yardım etmedikleri takdirde zarurete düşecek, çalışamaz durumda bulunan, infak ve iaşesinden sorumlu oldukları erkek ve kız kardeşlerine sağlık muayene fişi çıkartılabilecekleri açıktır. 
            TSK.Sağlık Muayene Fişlerine Sağlık Cüzdanları Yönergesinin (MY 33-13) birinci bölüm 4 ncü maddesinde, sağlık muayene fişi verilebilecek personel, verilebilme şartları ve beyannameye eklenecek belgeler düzenlenmiştir. Buna göre, sağlık muayene fişi, hizmette bulunan general-amiral, subay, astsubay, uzman jandarma , uzman erbaş, TSK.nde çalışan sivil memurların; eş, kız ve erkek çocukları, ana, baba ve büyük ebeveynleri, erkek ve kız kardeşleri, evlat edinen ve evlatlarına çıkarılabilir. 
            Erkek veya kız kardeşe sağlık muayene fişi verilebilmesi için ise, bu kişilerin bekar olması, okula devam etmiyorsa 18 yaşını bitirmemiş olması, orta tahsilde  ise 20 yaşını, yüksek tahsilde ise 25 yaşını doldurmaması, ayrıca yaşı kaç olursa olsun usul için aranan üç şarta (1.Sağlık yardımı mahiyetinde sağlık muayene ve tedavi imkanı veren hiçbir kurum ve kuruluştan istifade etmemek, 2. Geçinmek için ve muayyen bir geliri olmamak olsa bile kendisine beyanname sahibi tarafından yardım edilmediği  taktirde fakrü zarurete düşmek  3. İnfak iaşesinin beyanname sahibi aile reisine vacip olmak) ilaveten, resmi devlet hastanesinden alınmış çalışamaz veya daimi tam malül olduğuna dair sıhhi kurul raporu bulunması ve beyannameye vukuatlı nüfus aile kayıt örneği ile öğrenci ise öğrenci belgesi  ve sağlık raporunun eklenmesi şarttır. 
            Aynı Yönergenin İkinci bölüm 4 ncü maddesi ise, “Bu Yönergenin birinci bölüm 3 ncü maddesindeki (tanımlamalar) tarifelere uymak, EK-1’de belirtilen kayıt ve şartlara haiz olmak  ve gerekli belgeleri sağlık muayene fişi almak için verilecek beyannameye (dul ve yetimler için  bölgesinde ikamet ettikleri askerlik şubesine verilecek  dilekçeye) eklemek şartıyla, yürürlükteki yasalar uyarınca salık muayene fişi almaya hakkı olan personel EKH   cetvele çıkarılmıştır” hükmünü amirdir. 
            EK-H cetvelde ise, uzman erbaşların bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri, eş, çocuk, anne ve baba olarak işaretlenmiş, bu kişilere  kız ve erkek  kardeşler dahil edilmemiştir. 
            Görüldüğü üzere, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun atıfta bulunduğu 211 sayılı TSK.İç Hizmet Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan TSK. İç Hizmet Yönetmeliği hükümleri uyarınca, ilgili maddelerinde belirtilen şartları taşımak kaydıyla uzman erbaşların erkek ve kız kardeşlerine sağlık muayene fişi çıkarmalarını sınırlayan bir hüküm olmadığı halde, TSK.Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesinin (MY 33-13), İkinci Bölüm 4 ncü maddesi ile uzman erbaşların sağlık muayene fişi  çıkarabilecekleri kişiler sınırlandırılmış, EK-H cetvelde bu kişiler arasında erkek ve kız kardeşler sayılmamıştır. Böylece, alt norm olan Yönerge ile üst norm olan Yönetmelik hükümlerine aykırı bir düzenleme getirilmiştir. 
            Pozitif hukuktaki “Normlar hiyerarşisi” olgusu,  Anayasanın 8, 11, 115 ve 124 ncü maddilerinde düzenlenmiştir. Anayasanın 8 nci maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa ve kanunlara uygun olarak  kullanılacağı ve yerine getirileceği belirtilmekte; Anayasanın 11 nci maddesinde, 
Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurulları olduğu ifade edilmekte; Anayasanın  115  nci maddesinde, Tüzüklerin Kanuna aykırı olamayacağı, Anayasanın 124  ncü maddesinde de, Başbakanlık, Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren Kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak  üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, Yönetmelikler çıkarabilecekleri hüküm altına alınmıştır. 
            Pozitif düzenlemelerle de hukuki gerçeklik kazanmış “Normlar hiyerarşisi” ilkesi  uyarınca, hukuk kuralları kademelenmesinin, yukarıdan  aşağı doğru “Anayasa”, “Kanun”, “Kanun Hükmünde Kararname”, “Tüzük”, “Yönetmelik” ve “Yönerge, Tebliği gibi diğer alt düzenleyici işlemler” şeklinde sıralandığı bilinen bir olgudur. Buna göre, alt kademede yer alan bir normun üst kademedeki norma aykırı olması  ya da ona aykırı veya onun kapsamını aşan düzenlemeler içermesi mümkün değildir. Bu ilkenin doğal sonucu olarak, normlar hiyerarşisinde üst kademede yer alan yasal kurallara aykırı bir düzenleyici tasarrufun idare tarafından yürürlüğe konulması hukuka aykırı düşecektir. 
            Davacı, TSK. İç Hizmet Yönetmeliğinin 326 ncı maddesi uyarınca, kız kardeşine  yardım etmediği takdirde kardeşinin zarurete düşeceğini, infak ve  iaşesinin üzerine vacip olduğunu beyan  ederek sağlık işleri bildirim çizelgesini  (beyanname) doldurmuş, bu beyannamesine, kız kardeşinin çalışamaz durumda olduğuna dair Antalya Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunun 27 Nisan 2001 gün ve 5316 sayılı raporunu da eklenmiş, dolayısıyla mevzuat hükümleri çerçevesinde kendisinden istenen tüm yasal yükümlülükleri yerine getirmiştir. 
            3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 10 ncu maddesinin atıfta bulunduğu, 211 sayılı TSK.İç Hizmet Kanununun 69 ve bu Kanun uyarınca çıkarılan TSK. İç Hizmet Yönetmeliğinin 326 ncı maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; bu maddelerde belirtilen yükümlülükleri yerine getirerek kız kardeşi için sağlık muayene fişi çıkartmak isteyen davacı  uzman çavuşun bu isteminin TSK.Sağlık Muayene Fişleri ve Sağlık Cüzdanları Yönergesinin İkinci bölüm 4 ncü maddesindeki hüküm gerekçe gösterilerek reddi yönünde tesis edilen işlemin, hukuka  ve normlar hiyerarşisi ilkesine aykırı olduğu, mevcut Yönerge hükmünün üst normlar olan Yönetmelik ve Kanun hükümlerine aykırı olamayacağı sonucuna ulaşılmıştır. 
             
Açıklanan nedenlerle; 
  
1. Davacı Lv.Kad.Uzm.Çvş. ........................’nın kız kardeşi ........................ için talep ettiği sağlık  muayene fişinin verilmemesi İŞLEMİNİN İPTALİNE, 
  
             
 17 EYLÜL  2003 tarihinde OYÇOKLUĞU ile karar verildi.  
  
  
KARŞI OY GEREKÇEMİZ 
  
Türk Silahlı  Kuvvetlerinde görevli personelin kimler olduğu, 04.01.1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 3 ncü maddesinde gösterilmiş bulunmaktadır. Anılan  maddenin 2 nci fıkrasına göre; “Askerlik Kanununa göre mükellef bulundukları  hizmetleri ifadan sonra hususi Kanunlara tevfikan muayyen bir hizmet taahhüdü suretiyle Silahlı Kuvvetlerde vazife gören uzman veya uzatmalı  çavuş ve onbaşılar da erbaş sayılır.” 
            3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 2 nci maddesinde, uzman erbaşların Türk Silahlı Kuvvetlerinin erbaş kadrolarında istihdam  edilen kişiler olduğu vurgulanmıştır. Yine aynı Kanunun 6 ncı maddesinde, uzman erbaşların onbaşı ve çavuş rütbesini taşıyan asker kişiler oldukları belirlendiği gibi, astlık üstlük münasebetleri, disiplin ve cezai müeyyideler ile yargılama usulü bakımından er ve   erbaşların tabi oldukları hükümlere tabi  oldukları açıklanmıştır. Ayrıca 7 nci maddesiyle de, uzman erbaşların istihdam edildikleri  kadro görevleri ile beraber Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet  Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda erbaşlar  için belirtilen görevleri de yapacakları hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanununun        8 nci maddesinde ise, uzman erbaşların giyecek, bakım ve barınmaları  er ve  erbaşlar gibi Devlet tarafından sağlanacağı öngörülmüştür. 
            Yukarıda yer alan hükümler bir arada  incelendiğinde görüleceği üzere uzman erbaşlar; istihdam edildikleri kadro görevleri ile birlikte  TSK.İç Hizmet Kanununun erbaşlar ile belirtilen görevleri de yapan, astlık üstlük münasebetleri, disiplin ve cezai müeyyideler ile yargılama usulü bakımından er ve erbaşların tabi oldukları hükümlere  tabi olan, giyecek, bakım ve barınmalarının er ve erbaşlar gibi Devlet tarafından sağlandığı, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi, bu Kanunda açıkça düzenlenmeyen hususlarda haklarında, TSK.leri İç Hizmet Kanunu, Askeri Ceza Kanunu, Disiplin Mahkemeleri Kanunu vb. diğer mevzuat hükümlerinin uygulandığı, her seferinde 2 yıl süreli sözleşmeyle ve maaşlı istihdam edilen uzman onbaşı ve uzman çavuş rütbelerini haiz asker kişiler oldukları  açıktır. 
            İdare hukuku statü hukukudur. uzman Erbaş ve Çavuşlar 3269 sayılı Kanuna tabi olup, hizmet süreleri, hizmet şartları, terfileri, tedavileri, özlük hakları anılan Kanun ile düzenlenmiştir. 
            3269 sayılı Kanununun “Tedavi “ başlıklı 10 ncu maddesinde uzman erbaşların ve bunların bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin  tüm sağlık işlemleri hakkında, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu hükümlerinin uygulanacağını  amirdir. 
            211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu  incelendiğinde bizzat uzman erbaş ve bakmakla yükümlü bulundukları aile fertlerinin tedavisi  ile ilgili  hükümler bulunmadığı görülecektir. 
            211 sayılı TSK.İç Hizmet Kanununun 69 ncu maddesi  ve İç Hizmet Yönetmeliğinin 325, 326 ve 327 nci maddeleri subay, askeri memur ve astsubayların yararlanabilecekleri sağlık hizmetlerini öngörmektedir. Bahse konu Kanun ve yönetmelik maddelerinde uzman erbaş ve ailelerinin sağlık hizmetleri ile ilgili bir hüküm  bulunmamaktadır. 
            Davacının kronik şizofreni hastalığı olan bekar kız kardeşi için sağlık muayene fişi talebi incelendiğinde; 211 sayılı İç Hizmet Kanunu ve İç Hizmet Yönetmeliğinin ilgili maddelerine atıfta bulunarak sağlık muayene fişi  verilmesi işlemi tamamen hukuka aykırıdır. 
             Uzman erbaşların statüleri icabı Subay ve Astsubaydan farklı düzenlemelere tabi tutulmasında kanuna ve hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek, yukarıda açıklanan sebeplerle davacı Lv.Kad.Uzm.Çvş. ........................’nın kızkardeşi için talep ettiği sağlık muayene fişinin verileceğine ilişkin  mevzuatta açık bir düzenleme bulunmaması nedeniyle verilmesi yönündeki  işleminin iptaline katılamadık.17.09.2003 
  
  
  
  
(AYİM 2.D., 17.9.2003; E.2002372, K.2003/643) 

Avukata Sor!