Aile Götürülemeyecek Garnizonlara Atama Halinde Konutta Oturma
Emsal Karar 1Aile götürülmeyecek garnizondan birine Tunceli As.Şb.Bşk.lığına atanmış olmasına rağmen
13-10-2019Emsal Karar 1
ÖZETİ: 2.5.1994 tarihinde yurtdışında kursta bulunan davacı subaya; bu tarihte görevinin başında kabul edilerek düzenlenen sicil, hukuka aykırılıkla sakatlanmıştır.
Davacı, 18.9.2002 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; 1982 yılında Dz.Harp Okulunu beşincilikle, 1993 yılında Denizaltıcılık kurs ve stajını ikincilikle bitirdiğini, başarılı bir mesleki safahatı olduğunu, birçok yurtdışı kurs ve göreve layık görüldüğünü, değişik sicil üstlerince birçok kez takdir edildiğini, ancak kıdem sıra kitabında hak ettiği yerden geride olduğu kanaatinde olduğunu, yaptığı incelemeler sonucunda 1993, 1994 ve 1995 yıllarında 1 nci ve 2 nci sicil üstlerince, görevle ilgili bazı ufak anlaşmazlıklar yüzünden sübjektif sicil düzenlendiği kanaatine vardığını, hakkında bu yıllarda hukuka aykırı düzenlenmiş sicillerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dosyası ile davacının getirtilen Kuvvet K.lığında ve Kıt’ası K.lığında bulunan özlük ve sicil dosyalarında yer alan bilgi ve belgelerden, davacının 1983 yılında sicil almaya başladığı, sicillerinin başlangıçtan itibaren iyi ve çok iyi düzeylerde seyrettiği, hakkındaki kanaatlerin olumlu olduğu, dava konusu 1993 yılında 1 nci ve 2 nci sicil üstlerince safahatına uyumlu çok iyi düzeyde, 3 ncü sicil üstünce safahatına yakın iyi düzeyde sicil notu takdir edildiği, 1 nci ve 2 nci sicil üstlerince olumlu, 3 nci sicil üstünce olumlu ve olumsuz ifadeler içeren kanaat belirtildiği, dava konusu 1994 yılında 1 nci ve 2 nci sicil üstlerince geçmişteki sicil notu ortalamasından bir miktar düşüşle iyi düzeyde sicil notu takdir edildiği, 1 nci sicil üstünce olumlu, 2 nci sicil üstünce olumlu ve olumsuz ifadeler içeren kanaat belirtildiği, davacının bu sicil dönemi içinde 13.1.1994-17.6.1994 tarihleri arasında ABD’de Deniz Karargah Kolejinde kursta olduğu, 1994 yılı sicilinin 2.5.1994 tarihinde düzenlendiği ve davacının sicilinin düzenlendiği tarihte kursta olduğu, dava konusu 1995 yılında 1 nci sicil üstünce mükemmel düzeyde, 2 nci sicil üstünce safahatına uyumlu çok iyi düzeyde sicil notu takdir edildiği ve her iki sicil üstünce olumlu kanaat belirtildiği, bundan sonraki sicillerinin çok iyi ve mükemmel düzeylerde gerçekleştiği, davacının safahatı boyunca 7 takdirname ve 1 para ödülü ile ödüllendirilmiş olduğu, dava konusu sicil dönemlerine ilişkin olarak 1995 yılı sicil döneminde 24.11.1994 tarihinde tatbikattaki başarısı nedeniyle takdir edilmiş olduğu, safahatı boyunca 1992 yılı sicil dönemi içinde 1 şiddetli tevbih, 1 uyarı cezası ile cezalandırılmış olduğu, dava konusu sicil dönemlerinde herhangi bir cezası olmadığı görülmektedir.
Dava konusu sicillerin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 1972 tarihli Subay Sicil Yönetmeliğinin 25 nci maddesinde, “Sicil belgeleri I nci sicil üstlerince 2 Mayıs tarihi ile düzenlenir ve III ncü sicil üstlerince en geç 30 Mayıs tarihinde 26 ncı maddede belirtilen Personel Başkanlıklarında bulundurulacak şekilde gönderilir...”, 26 ncı maddesinde, “...Birinci sicil üstü sicil doldurma zamanında emri altında bulunan bütün subayların sicillerini doldurur...”, 79 ncu maddesinde, “Öğrenim, kurs, hava değişimi, istirahat, tedavi sebepleriyle sicil belgesi düzenlenemeyenlerin kademe ilerlemelerinde, haklarında en son düzenlenmiş sicil belgesi geçerli sayılır...”, 110 ncu madde (b) fıkrasında ise, “Subayın görevinden ayrılmasında (1) Sicil süresi başlangıcı ile o yıla ait sicilin düzenlenip gönderileceği bir tarih arasında görevinden ayrılan subaylar hakkında sicil üstleri, Yönetmelik hükümlerine göre sicil yazılabilecek ise sicil defterine not ve kanaatlerini yazar ve imza eder. Yönetmeliğe göre sicil yazması mümkün değil ise sicil defterine henüz bir kanaat edinemedim ibaresini yazar ve imza eder...” hükümleri yer almaktadır.
Subay Sicil Yönetmeliğinin “Sicil üstlerinin görev ve sorumluluğu” başlıklı 4 ncü maddesinde, “Sicil üstleri emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken; üstlük ve komutanlığın en önemli olan özel yetkilerinden birini kullanırlar. Sicil üstleri bu görevin önemini gözönünde tutarak, emri altındakiler hakkında sicil düzenlerken sicil belgelerindeki niteliklere tam bir tarafsızlık, adalet ve vicdani kanaatle not takdir etmelidirler. Aksi hal ehliyetli olmayanların, layık olmadıkları rütbe ve makamlara yükselmelerini, dolayısı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetenekten yoksun kişilerin elinde görevini yapamaz duruma düşmesi sonucunu doğurur...Sicil üstleri düzenledikleri sicillerdeki isabet derecesine göre kendileri hakkında da hüküm verileceğini gözden uzak tutmamalıdırlar.” denilmektedir.
Bilindiği gibi, sicil işlemleri, idarenin diğer işlemlerine göre takdir yetkisinin yoğun olarak kullanıldığı bir işlem grubu olması nedeniyle farklılık arzetmekte olup, bunların denetimi, takdir yetkisinin eşit, adil, objektif ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı, bu yetkinin kullanımında hukuka aykırı bir durumun bulunup bulunmadığı yönünden yapılmak durumundadır. Sicil üstünün astı hakkında sicil tanzim etmesi işleminin, tamamen üstün hareket alanı içinde kaldığını varsaymak mümkün değildir. Zira, Anayasa’nın 125/4 ncü madde ve fıkrasında, “takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği” belirtilmiş, takdir hakkının denetlenmesi konusunda bir kısıtlama getirilmemiştir. Buna göre yargı yerince denetlenemeyecek olan husus hukuka uygun kullanıldığı tespit edilen takdir hakkı olmakla bu yetkinin kullanılma sürecindeki hukuka aykırılık halleri saptanmak suretiyle denetlenebilecektir.
Sicil işlemlerindeki hukuka aykırılığın kendisini gösterdiği durum ise; belirgin bir çoğunlukta çok yüksek sicil notları ve olumlu kanaatler ile takdir edilen personelin, genel safahatına ve uygulamaya istisna teşkil edecek biçimde ve göze çarpacak nitelikte, ayrıca düşüklüğü açıklayacak makul nedenler öne sürülmeksizin düşük sicil notları ile takdir edilmesi ve hakkında olumsuz kanaatler belirtilmiş olmasıdır.
Bütün bu açıklamalar ışığında dava konumuza döndüğümüzde, dava konusu 1993 ve 1995 yıllarında davacı hakkında sıralı sicil üstlerince safahatına uyumlu ve yakın çok iyi ve mükemmel düzeyde sicil notu takdir edilmiş, 1993 yılında 3 ncü sicil üstünce olumlu ve olumsuz, diğer sicil üstlerince olumlu kanaatler belirtilmiş olduğu, davacının safahatında benzer sicil notları bulunduğu, tüm safahatı birlikte değerlendirildiğinde davacı hakkında 1993 ve 1995 yıllarında sıralı sicil üstlerince düzenlenen sicillerin Subay Sicil Yönetmeliği esaslarına ve objektif kriterlere uygun düzenlenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu 1994 yılında ise sicillerin 2.5.1994 tarihinde düzenlenmiş olduğu, oysa bu tarihte davacının görevinin başında değil, 13.1.994-17.6.1994 tarihleri arasında ABD’de kursta olduğu, davacının 13.1.1994 tarihinde kursa gitmekte iken 2.5.1994 tarihinde görevinin başında olmayacağı belli olduğuna göre Birliği K.lığınca davacı hakkında 13.1.1994 tarihinde giderken ayrılış sicili düzenlenmesi veya kurstan döndükten sonra 17.6.1994’ten sonraki bir tarihte sicil düzenlenmesi gerekmekte iken, Subay Sicil Yönetmeliği esaslarına aykırı olarak davacının kursta bulunduğu bir tarihte sanki görevinin başında imiş gibi 2.5.1994 tarihinde sicil düzenlendiği, bu sicilin Subay Sicil Yönetmeliği hükümlerine aykırı ve yetki yönünden sakat olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan bütün bu nedenlerle, davacı hakkında;
1. 1993 ve 1995 yıllarında sıralı sicil üstlerince düzenlenen sicillerin iptali isteminin REDDİNE,
2. 1994 yılında 1 nci ve 2 nci sicil üstlerince düzenlenen sicillerin yetki yönünden hukuka aykırı olduğundan İPTALİNE,
(AYİM 1.D., 11.3.2003; E.2002/1523, K.2003/352)
Emsal Karar 2
ÖZETİ: Hakkındaki ceza yargılaması tecilli mahkümiyetle sonuçlandığı için 16.12.1999 tarihinden geçerli olarak 14.4.2000 tarihinde yeni rütbesine terfii yapılan davacı astsubay hakkında, Astsubay Sicil Yönetmeliğinin ilgili hükmü uyarınca 30 Ağustos tarihine kadar üç aylık birlikte çalışma süresinin dolduğu dikkate alınarak, 2.5.2002 tarihinde sicil üstlerince düzenlenen sicilin yeni rütbede düzenlenen 2000 yılı sicili kabulü gerekirken, aksi yönde tesis edilen işlem hukuka aykırılıkla sakatlanmıştır.
Davacı, 2 Nisan 2001 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamasının 16.5.2000 tarihli Yargıtay onamasıyla kesinleşip sonuçlandığını, davalı MSB.'lığının 14 Nisan 2000 gün ve (8-82) sayılı kararıyla kendisini 16.12.1999 tarihinden geçerli olarak Kıdemli Üstçavuş rütbesine, nasbını da emsallerinin nasıp tarihi olan 30.8.1997 tarihine götürdüğünü, bu emrin kendisine 14.4.2000 tarihinde tebliğ edilmek suretiyle Kıdemli Üstçavuş rütbesini taktığını, 2 Mayıs 2000 tarihinde kendisine 2000 yılı sicili verildiğini, ancak 14.4.2000 tarihi ile 2.5.2000 tarihi arasında 3 aylık süre geçmediği gerekçesiyle hakkındaki sicilin Kıdemli Üstçavuş sicili olarak değil Üstçavuş rütbesinde verilmiş bir sicil olarak kabul edildiğini, bu durumun kendisinin rütbe terfisi açısından mağdur edeceğini belirterek, 2000 yılında verilen 2.5.2000 tarihli sicilin Kıdemli Üstçavuş rütbesinde verilmiş bir sicil olarak kabul edilmemesi işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinde; adam öldürmek suçuna yardım, suç kanıtlarını saklamak ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından hakkında kamu davası açılan davacının 22.9.1995-8.11.1995 tarihleri arasında tutuklu, 1.4.1996-30.10.1996 tarihleri arasında açıkta kaldığı, Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 4.5.1999 gün ve 1995/118 Esas, 1999/43 Karar sayılı kararı ile 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verilmiş, işbu hüküm Yargıtay 1 nci Ceza Dairesinin 16.12.1999 gün ve 3341-4323 sayılı ilamı ile kesinleşmiş olup emsalleri terfi ettiğinden 16.12.1999 tarihinden geçerli olarak Kd.Üçvş.luğa yükseltilmesi ve nasbının emsal nasıp tarihi olan 30.8.1997 tarihine götürülmesine karar verildiği,
Hava Kuvvetleri Komutanlığının 3 Ağustos 2000 gün ve PER:4123-246-00/Per.D.(Sic.Kd.Ş.) sayılı emriyle rütbe terfi ve derece ilerlemesi yapamadığının kendisine tebellüğ belgesi ile tebliğ edildiği, ancak belgenin tebliğ tarihini içermediği, 30.8.2000 tarihinde sicil yokluğu nedeniyle rütbe ve derece ilerlemesi yapamadığından mağduriyetinin giderilmesi için 2.1.2001 tarihli dilekçe ile yaptığı başvurusuna 19 Mart 2001 tarihli yazı ile red cevabı verildiği, ancak bu cevabın da davacıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir belgeye rastlanmadığı anlaşılmaktadır.
1602 sayılı Kanunun 40 ncı maddesine göre, dava açma süresi her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde 60 gün olup; aynı Kanunun 35/a maddesi uyarınca da bu dava süresi içinde ihtiyari müracaat halinde işlemeye başlayan dava açma süresi durmakta ve idarece 60 gün içinde cevap verilmesi halinde bu cevabın tebliğ tarihinden itibaren cevap verilmemesi halinde ise, 60 günlük cevap verme süresinin sona erdiği tarihten (zımni red tarihinden) itibaren evvelce işleyen dava açma süresinin 60 günden arta kalan süre içerisinde iptal davasının açılması zorunlu bulunmaktadır.
Davalı idarenin ileri sürdüğü süre itirazına ilişkin tebligatlar konusunda dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin olmayışı, yanısıra sicil işlemlerindeki gizlilik esası nazara alınarak davada süre aşımının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Subay/Astsubay Sicil Yönetmeliklerinin; sicil belgelerinin düzenlenme ve gönderilme zamanlarına ilişkin (Subay Sicil Yönetmeliği 26/son, Astsubay Sicil Yönetmeliği 23/3 fıkraları) tamamen birbirine paralel ve benzer hüküm içermekte olup; "Üç aylık görev süresini doldurmadığı için haklarında sicil düzenlenmeyenlerden; terfi sırasında bulunmayanlar 30 Ağustos, terfi sırasında bulunanlar 1 Temmuz tarihine kadar bu süreyi dolduruyorlar ise, sicil üstlerince doldurdukları tarih itibariyle sicil tanzim edilerek, Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığı Personel Başkanlıklarına gönderilir." denmektedir.
Davacının 16.12.1999 tarihinden geçerli olarak Kıdemli Üstçavuş rütbesine terfi ettirildiği dosya kapsamıyla açık ve kesin olduğuna ve bu husus davacıya 14.4.2000 tarihinde rütbesi de taktırılmak suretiyle tebliğ edildiğine göre, yukarıda açıklanan Sicil Yönetmeliği hükmüne göre en azından bu tarihten 30 Ağustos 2000 tarihine kadar üç aylık birlikte çalışma koşulunun sağlandığı gözardı edilerek 14.4.2000 ile 2.5.2000 tarihleri arasında yeterli süre olmadığından bahisle, tanzim olunan sicilin Kıdemli Üstçavuş rütbesine ait bir sicil sayılmaması işleminin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının 2000 yılı sicilinin Kıdemli Üstçavuş rütbesinde alınmış sayılmama işleminin İPTALİNE,
(AYİM.1.D.12.12.2001;E.2001/529,K.2001/1376)Sicil iptal davası dilekçe örneği
TSK sicil iptal davası
Sicil iptal davası emsal karar
İdare mahkemesi sicil iptal davası dilekçe örneği
Sicil iptal davası nereye açılır?
Sicil notuna itiraz
Avukata Sor!