Avrupa Kıtası düzeyindeki insan hakları konusundaki gelişmeler de İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında yaşanmıştır. Winston Churchill, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1946’da Zürih’te yapılan toplantıda savaş sonucunda büyük maddi ve manevi kayıplara uğrayan Avrupa ülkelerinin katılımıyla Avrupa Konseyi'nin kurulmasını önermiştir.1 5 Mayıs 1949 tarihinde (10) Avrupa ülkesinin kuruluş antlaşmasını imzalamasıyla Avrupa Konseyi kurulmuştur. Türkiye, Avrupa Konseyi'ne kurucu üye sıfatıyla 13 Nisan 1950 tarihinde katılmıştır. Merkezi Fransa Strazburg da bulunan Avrupa Konseyi'nde (47) tane üye devlet bulunmaktadır. 1 Ergin Ergül, Avrupa İnsan Haklari Mahkemesi ve Uygulamasi, Yargı Basımevi, Ankara, 2004, s. 3. 2 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) üye ülkelerdeki insan hakları standartlarını belirlemek maksadıyla 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti AİHS'ni 18 Mayıs 1954 tarihinde onaylayarak yürürlüğe koymuştur. AİHS ile insan haklarını uluslararası düzeyde korumak maksadıyla Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa İnsan Hakları Divanı kurulmuştur. 1 Kasım 1998 tarihinde yürürlüğe giren 11 No’lu Ek Protokol ile birlikte Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa İnsan Hakları Divanı kaldırılarak tek bir mahkeme düzenine geçmek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kurulmuştur. Türkiye 28 Ocak 1987 tarihinde AİHM’ne bireysel başvuru hakkını kabul etmiştir. AİHM’nin zorunlu yargı yetkisini ise 22 Ocak 1990 tarihinde kabul ederek onaylamıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Türkiye aleyhine verilmiş çok sayıda insan hakları ihlal kararları bulunmaktadır. Türkiye'nin Mahkeme kararları sonucunda yüksek miktarlarda tazminat ödemek zorunda kaldığı; önemli sayıda bekleyen başvuru dosyaları sonuçlandığında tazminat miktarlarının daha da artacağı ve Türkiye bütçesine önemli bir yük getireceği; uluslararası kamuoyunda insan hakları ihlallerinin yapıldığı bir ülke konumuna gelmesi; bu durumun uluslararası ilişkileri olumsuz yönde etkileyeceği değerlendirilmektedir. Türkiye en çok ihlal kararı verilen devlet konumundadır. Bu ihlal kararlarının büyük bölümünü adil yargılanma hakkı ile özgürlük ve güvenlik hakkı ihlalleri oluşturmaktadır.
Avukata Sor!