Subay Astsubay Sözleşmesinin Yapılmaması
Emsal KararÖZETİ : Ders geçme notunun, ilgili mevzuata aykırı olarak 60
30-11-2019Emsal Karar 1
Davacının uçağının düşmesinden sonra gelişen ve sonuçta onun maluliyetine yol açan ruhi rahatsızlığının, geçirilen uçak kazası ile illiyet bağı kurulamayacağından; davacının harp malulü kabulü mümkün değildir.
20.10.1995 tarihinde geçirdiği uçak kazasından sonra 20.10.1995 - 14.3.1996 tarihleri arasında tamamen ontopedik ve nöroşirurjik tedavi ve istirahatlerinin bulunduğu, ruhi rahatsızlığının ise ilk kez 14.3.1996 tarihli rapora konu olup, TSK. ile ilişiğinin kesilmesine yol açan 5.11.1996 tarihli rapora kadar (bu rapor dahil) tevali ettiği ve nihayet bu rahatsızlığın kronikleşmesi ve davacının istemi üzerine hakkında 5434 sayılı Kanunun 44 ncü maddesi uyarınca adi malûllük hükümlerinin uygulandığı görülmektedir. Davacının, malûliyetinin uçuş kaynaklı olduğu iddiası tıbbi raporla doğrulanmış olmayıp, aksine bünyesel olduğu Eskişehir 1 No’lu Muayene Merkezi Sağlık Kurulunun 5.11.1996 tarih ve 1516 sayılı raporu ile saptanmış bulunmaktadır. Tıbbi konularda yetkili ve söz sahibi olduğunda kuşku bulunmayan anılan sağlık kurulunun bu yöndeki tıbbi kararının aksinin söylenebilmesi için, ortada en azından şüpheyi mucip, belirsiz ya da ihtilaflı bir durumun söz konusu olması gerekir. Oysa gerçekte, aynı tür bir uçak kazası geçiren her uçucunun mutlaka bir ruhi rahatsızlığa duçar olacağı söylenemeyeceğinden; ortada davacının hassas ruhi yapısından kaynaklanan bir durumun etkisi mevcut demektir ve bünyesel kaynaklı bu olayın yol açtığı bir malûliyetle, uçuculuk görevi arasında doğrudan uygun bir illiyet bağı kurulamayacağından, uçuculuk görevinin sebep ve etkisiyle meydana gelen bir malûliyet hali bulunmadığı sonucuna doğal olarak varılmalıdır. Bu bakımdan, davacı hakkında düzenlenen raporda arızasının uçuştan dolayı olmadığı açıkça vurgulandığından, hakkında davalı kurumca tesis edilen adi malûlen emeklilik işleminde hukuki isabet olduğunda kuşku yoktur. Ayrıca işaret etmek gerekir ki, davacı da Komutanlık önüne verdiği 23.1.1997 tarihli dilekçesiyle, ne vazife malûllüğü ne de harp malûllüğü iddiasından söz etmemiş; aksine adi malûl olarak emekliye sevkini talep etmiştir. Bu durum dahi, bu tarihte davacının malûliyetinin bünyesel kaynaklı olduğunun kendisi tarafından bilindiğine bir karine teşkil etmektedir. Şu halde, ortada davacının vazife malûlü - harp malûlü sayılmasını gerektirir herhangi bir hukuki sebebin bulunmadığı açıkça görülmektedir.
(AYİM. 1.D. 9.6.1998;E.1997/588, K. 1998/614)
Emsal Karar 2
İnşaat sezonu süresince radyasyon kaynaklı cihazla devamlı nitelikte çalışan ve radyasyon görevlisi sayılmasını gerektirecek miktarda yıllık doza maruz kalan davacının 5434 sayılı kanunun 32/h maddesi gereğince fiili hizmet zammından yararlandırılması gerekir.
Davacının, çalışma koşullarının diğer memurlara nazaran daha yıpratıcı olması nedeniyle bu durumu telafi etmeye yönelik 5434 sayılı TC. Emekli Sandığı Kanununun 32 nci maddesinin h) bendi uyarınca radyasyon kaynakları ile çalıştığı süreyle orantılı olarak fiili hizmet müddeti zammından yararlandırılması gerekirken, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka ve kanuna uyarlık görülmediğinden işlemin iptal edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
(AYİM 3.D. 26.05.2005; E. 2004/425, K. 2005/723)
Avukata Sor!